1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

8. Hukuk Dairesi 2019/5566 E. , 2019/10179 K

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
8. Hukuk Dairesi 2019/5566 E. , 2019/10179 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, ... ilçesi ... Köyü 213, 214, 215 ve 216 parsel sayılı taşınmazların borçlunun borçlarının teminatı olarak banka lehine ipotek verildiğini, taşınmazlar üzerindeki fabrika binasında haciz yapıldığını ve satış işlemlerine başlandığını, kıymet takdiri yapılarak fabrika ve fabrika binası içindeki mütemmim cüz ve teferruatların değer tespitinin yapıldığını belirterek, davanın kabulü ile mütemmim cüz ve teferruatlar üzerindeki hacizlerin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, taşınmazın tarla niteliğinde olduğunu, borçlunun açtığı haczedilmezlik şikayet başvurusunun reddedildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, fabrikanın bulunduğu taşınmazın kayıtlarda tarla vasfında olduğu, taşınmaz üzerindeki yapıların mütemmim cüz sayılabilmesi için bunların tescili gerektiği, davacının ipotek tesis etmeden önce söz konusu taşınmaz kaydına bu fabrikayı şerh verdirmesi gerektiği, yapılan haciz ve değer tespitinde de davaya konu fabrika parçalarının ayrı ayrı satılmasının mümkün olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Davalı alacaklı vekili, borçlunun yaptığı haczedilmezlik şikayet başvurusunun reddedildiğini bildirmiş olduğundan, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/24 Esas, 2015/62 Karar sayılı kararı ile borçlu şirketin eldeki davaya konu taşınmazın mütemmim cüzü teşkil eden elektrik tesisatı ve fabrikanın bütünleyici unsurları olan menkullerin eldeki davaya konu dayanak talimat dosyasından haczedildiğini, ihalesinin yapıldığını belirterek haczedilmezlik şikayeti ve ihalenin feshi taleplerinde bulunmuş olup, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2.3.2017 tarihli ve 2017/356 Esas, 3144 Karar sayılı ilamı ile, 'İhale konusu menkullerin, 09/04/2012 günü haczedildiği, alacaklının 18/09/2012 tarihinde satış talebinde bulunduğu, satış avansının ise 16/09/2013 tarihinde yatırıldığı görülmektedir. Haciz tarihinden itibaren bir yıl olan satış isteme süresi içinde satış avansının yatırılarak satış talebinde bulunulmadığı, satış avansının bir yıllık sürenin geçmesinden sonra 16/09/2013 tarihinde yatırıldığı bu sebeple ihale konusu menkuller üzerindeki haczin düşmüş olduğu anlaşılmaktadır. O halde, Mahkemece, İİK’nin 110. maddesi gereğince, anılan taşınırlar üzerindeki haczin kalktığı hususu dikkate alınarak, geçerli bir haciz olmaksızın ve kıymet takdirinin yapıldığı tarih üzerinden iki yıldan fazla süre geçtikten sonra yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.' gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiş, davalı tarafından yapılan karar düzeltme istemi de reddedilmiştir. ... İcra Hukuk Mahkemesinin 18.1.2018 tarihli ve 2017/64 Esas, 2018/2 Karar sayılı kararı ile bozma doğrultusunda ihale konusu menkuller üzerindeki haczin kalktığından bahisle şikayetin kabulüne karar verilmiş, anılan kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 3.10.2018 tarihli ve 2018/9424 Esas, 9129 Karar sayılı ilamı ile kararın onanmasına karar verilmiş, davalı tarafından yapılan karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
İstihkak davalarında geçerli bir haczin bulunması dava şartı olup, hüküm kesinleşinceye kadar yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekir. İİK’nin 106. maddesinde 'Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir. (Değişik fıkra:02/07/2012-6352 S.K./21.md.)' düzenlemesine yer verilmiştir. Ne var ki, dava konusu haczin yapıldığı 9.4.2012 tarihi itibari ile yürürlükte bulunan İİK’nin 106.-110. maddelerine göre, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren 1 yıl içinde alacaklı satılmasını isteyebilir. Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya icra müdürü tarafından verilecek karar gereği gerekli gider onbeş gün içinde depo edilmezse o mal üzerindeki haciz kalkar.
Bu durumda, temyize konu menkullerin, 09/04/2012 günü haczedildiği, alacaklının 18/09/2012 tarihinde satış talebinde bulunduğu, satış avansının ise 16/09/2013 tarihinde yatırıldığı görülmektedir. Haciz tarihinden itibaren bir yıl olan satış isteme süresi içinde satış avansının yatırılarak satış talebinde bulunulmadığı, satış avansının bir yıllık sürenin geçmesinden sonra 16/09/2013 tarihinde yatırıldığı bu sebeple ihale konusu menkuller üzerindeki haczin düşmüş olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca hacze konu menkuller üzerindeki haczin dava açılmadan önce düştüğü ve dava tarihi olan 20.11.2014 tarihi itibariyle davaya konu menkuller üzerinde haciz bulunmadığı göz önüne alınarak davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün İİK'nin 366 ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 12.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.