8. Hukuk Dairesi 2019/1319 E. , 2019/9619 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2019/1319 E. , 2019/9619 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... Bölge Müdürlüğü, maliki oldukları kargir ev nitelikli 436 parsel sayılı taşınmazın rızaları dışında davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 1.Hukuk Dairesince ' ... Somut olayda mahkemece, dava konusu taşınmazın gerçekten davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı konusunda başkaca herhangi bir araştırma yapılmadan, davacının elinde bulunan tutanak ve belgeler ile dayandığı diğer deliller toplanmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Hal böyle olunca öncelikle davacının dayandığı bütün deliller toplanmak suretiyle dava tarihi ve ecrimisil istenilen dönemler itibariyle dava konusu taşınmazın kim tarafından kullanıldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleriyle açılan davaların ancak haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişilere karşı yöneltilebileceği dikkate alınarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ... ' gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda keşif giderinin verilen süreye rağmen yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesi ile ' Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.', aynı Kanun'un 13. maddesi ile de 'Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.' düzenlemesi getirilmiştir.
Somut olaya gelince 12.12.2017 tarihli 10. oturumda davacıya yönelik, keşif giderlerini yatırması aksi takdirde keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağına dair ara karar oluşturulduğu, duruşma tutanağının Mahkeme kararında da değinildiği üzere 05.01.2018 tarihinde ... Bölge Müdürlüğüne tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davacı kurum vekili adına ... Bölge Müdürlüğü adresine çıkartılan tebligatta yukarıda yazılı Kanun maddeleri uyarınca tebliği almaya yetkili kişilerin hangi sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları yazılı olmadığı gibi tebligatın kime yapıldığı da belli değildir.
Hal böyle olunca, davacı tarafa ihtarın usulüne uygun tebliği sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki sonuç doğurmayacak usulsüz tebligata dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenle davacı kurum vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı ... Bölge Müdürlüğü, maliki oldukları kargir ev nitelikli 436 parsel sayılı taşınmazın rızaları dışında davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek elatmasının önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 1.Hukuk Dairesince ' ... Somut olayda mahkemece, dava konusu taşınmazın gerçekten davalı tarafından kullanılıp kullanılmadığı konusunda başkaca herhangi bir araştırma yapılmadan, davacının elinde bulunan tutanak ve belgeler ile dayandığı diğer deliller toplanmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Hal böyle olunca öncelikle davacının dayandığı bütün deliller toplanmak suretiyle dava tarihi ve ecrimisil istenilen dönemler itibariyle dava konusu taşınmazın kim tarafından kullanıldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekleriyle açılan davaların ancak haksız eylemi gerçekleştiren kişi ya da kişilere karşı yöneltilebileceği dikkate alınarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir ... ' gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda keşif giderinin verilen süreye rağmen yatırılmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 12. maddesi ile ' Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir.', aynı Kanun'un 13. maddesi ile de 'Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.' düzenlemesi getirilmiştir.
Somut olaya gelince 12.12.2017 tarihli 10. oturumda davacıya yönelik, keşif giderlerini yatırması aksi takdirde keşif deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağına dair ara karar oluşturulduğu, duruşma tutanağının Mahkeme kararında da değinildiği üzere 05.01.2018 tarihinde ... Bölge Müdürlüğüne tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Ne var ki, davacı kurum vekili adına ... Bölge Müdürlüğü adresine çıkartılan tebligatta yukarıda yazılı Kanun maddeleri uyarınca tebliği almaya yetkili kişilerin hangi sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları yazılı olmadığı gibi tebligatın kime yapıldığı da belli değildir.
Hal böyle olunca, davacı tarafa ihtarın usulüne uygun tebliği sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken hukuki sonuç doğurmayacak usulsüz tebligata dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenle davacı kurum vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 30/10/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.