8. Hukuk Dairesi 2018/13998 E. , 2019/163 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2018/13998 E. , 2019/163 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davalı 3.kişi vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı-karşı davalı üçüncü kişi vekili, 03.09.2014 tarihli haciz işleminin gerçekleştirildiği otelin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkili şirketin önceleri burayı kendi nam ve hesabına işletirken 15.01.2010 tarihinde dava dışı ... … Şirketine kiraya verdiğini, bu şirketle yapılan kira sözleşmesinin 22.02.2013 tarihinde karşılıklı olarak feshedilmesinden sonra aynı tarihte dava dışı Selas…Şirketine kiraya verdiğini, haciz tarihinde ise müvekkili şirketçe işletilmekte olduğunu, haczedilen bir kısım klima ve televizyonun fatura karşılığı, diğer klima ve mini barların ise ihale yolu ile satın alndığını, borçlunun ise eski kiracı ...… Şirketinin ortağı olduğunu öne sürerek, istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı alacaklı vekili, müvekkili şirketin “...” ünvanlı kasabın işleteni olduğunu,borçlunun sahibi ve ortağı olduğu ...… Şirketince işletilen otele toptan satış yaptığını,borca mahsuben takip dayanağı senetlerin düzenlendiğini, ......Şirketi ile Selas … Şirketi arasında organik bağ olduğunu, her iki şirket ortaklarının tüzel kişilik perdesi altında alacaklılardan mal kaçırdıklarını belirterek, istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, karşı dava olarak açtıkları tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, borçlunun dava dışı ...…Şirketinin ortaklarından birisi olduğu,bu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresinin haciz adresi olduğu,haciz adresinde daha sonra faaliyet göstermeye başlayan Selas...Şirketi ile ...…Şirketi arasında organik bağ olduğu, Selas…Şirketi ile ...…Şirketi arasındaki işlem ve tasarrufların buna bağlı olarak üçüncü kişi şirket ile ......Şirketi arasında düzenlenen kira sözleşmesinin feshi ve ibra protokolünün danışıklı olduğu, üçüncü kişi şirket ile borçlu arasında bu şekilde organik bağ bulunduğu, her ne kadar bilirkişi raporu ile mahcuzların tamamının üçüncü kişinin ticari
defterlerine kayıtlı alış faturaları ile örtüştüğü tespit edilmiş ise de, delil gücü zayıf olan faturaların her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu, karşı davanın ise cevap süresinden sonra açıldığı gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı-karşı davalı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiası ile alacaklının karşı dava olarak İİK'nin 97/17 maddesi gereğince açtığı tasarrufun iptali talebine ilişkindir.
1-Davacı- karşı davalı üçüncü kişi vekilinin asıl dava olarak açılan istihkak davasının reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre dava konusu haczin, borçlu gerçek kişiye ödeme emrinin 06.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği otel adresinde yapıldığı, borçlunun ticaret sicil kayıtlarına göre haciz adresinde faaliyet gösteren dava dışı ...…Şirketinin %15 hisse sahibi ortağı iken, borcun doğum tarihinden sonra, haciz tarihinden önce ortaklıktan ayrıldığı, üçüncü kişi şirketin ise borcun doğum tarihinden önce kurulduğu ve borçlu ile organik bağının olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı-karşı davalı üçüncü kişi şirket, mülkiyeti kendisine ait haciz adresinin borçlunun ortağı olduğu dava dışı şirkete kiraya verildiğini, 22.02.2013 tarihinde ise anılan kira sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedildiğini iddia etmiştir.
Davalı-karşı davacı alacaklı vekili ise, haciz adresi oteli sırayla işleten ...… Şirketi ile Selas…Şirketi arasında organik bağ olduğunu, bu iki şirket ile üçüncü kişi şirket arasında yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu iddia etmiştir.
Davalı alacaklının sunduğu deliller ile, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere dava dışı ...... Şirketi ile Selas...Şirketi arasında organik bağ olduğu,üçüncü kişi şirket ile bu şirketler arasında alacaklılardan mal kaçırmak için muvazaalı işlemler yapıldığı kabul edilse dahi, takip borçlusu ...…Şirketi olmadığı gibi, alacaklı vekili tarafından, üçüncü kişi ile borçlu arasında organik bağ bulunduğuna ve muvazaalı işlemler yapıldığına dair herhangi bir bilgi veya belge dosyaya sunulmamıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine borçlunun ortağı olduğu şirket üzerinden organik bağ kurularak oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Davacı- karşı davalı üçüncü kişi vekilinin karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
Mahkemece karşı davanın süre yönünden reddine karar verilmesine rağmen, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı üçüncü kişi lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir,
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bennte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davalı 3.kişi vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma istemi gider olmadığından reddedilmiş olmakla, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı-karşı davalı üçüncü kişi vekili, 03.09.2014 tarihli haciz işleminin gerçekleştirildiği otelin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu, müvekkili şirketin önceleri burayı kendi nam ve hesabına işletirken 15.01.2010 tarihinde dava dışı ... … Şirketine kiraya verdiğini, bu şirketle yapılan kira sözleşmesinin 22.02.2013 tarihinde karşılıklı olarak feshedilmesinden sonra aynı tarihte dava dışı Selas…Şirketine kiraya verdiğini, haciz tarihinde ise müvekkili şirketçe işletilmekte olduğunu, haczedilen bir kısım klima ve televizyonun fatura karşılığı, diğer klima ve mini barların ise ihale yolu ile satın alndığını, borçlunun ise eski kiracı ...… Şirketinin ortağı olduğunu öne sürerek, istihkak iddialarının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı alacaklı vekili, müvekkili şirketin “...” ünvanlı kasabın işleteni olduğunu,borçlunun sahibi ve ortağı olduğu ...… Şirketince işletilen otele toptan satış yaptığını,borca mahsuben takip dayanağı senetlerin düzenlendiğini, ......Şirketi ile Selas … Şirketi arasında organik bağ olduğunu, her iki şirket ortaklarının tüzel kişilik perdesi altında alacaklılardan mal kaçırdıklarını belirterek, istihkak iddiasının reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuş, karşı dava olarak açtıkları tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, borçlunun dava dışı ...…Şirketinin ortaklarından birisi olduğu,bu şirketin ticaret sicil kayıtlarında yer alan adresinin haciz adresi olduğu,haciz adresinde daha sonra faaliyet göstermeye başlayan Selas...Şirketi ile ...…Şirketi arasında organik bağ olduğu, Selas…Şirketi ile ...…Şirketi arasındaki işlem ve tasarrufların buna bağlı olarak üçüncü kişi şirket ile ......Şirketi arasında düzenlenen kira sözleşmesinin feshi ve ibra protokolünün danışıklı olduğu, üçüncü kişi şirket ile borçlu arasında bu şekilde organik bağ bulunduğu, her ne kadar bilirkişi raporu ile mahcuzların tamamının üçüncü kişinin ticari
defterlerine kayıtlı alış faturaları ile örtüştüğü tespit edilmiş ise de, delil gücü zayıf olan faturaların her zaman düzenlenmesinin mümkün olduğu, karşı davanın ise cevap süresinden sonra açıldığı gerekçesi ile asıl davanın ve karşı davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı-karşı davalı 3. kişi vekili temyiz etmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak iddiası ile alacaklının karşı dava olarak İİK'nin 97/17 maddesi gereğince açtığı tasarrufun iptali talebine ilişkindir.
1-Davacı- karşı davalı üçüncü kişi vekilinin asıl dava olarak açılan istihkak davasının reddine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere göre dava konusu haczin, borçlu gerçek kişiye ödeme emrinin 06.02.2013 tarihinde tebliğ edildiği otel adresinde yapıldığı, borçlunun ticaret sicil kayıtlarına göre haciz adresinde faaliyet gösteren dava dışı ...…Şirketinin %15 hisse sahibi ortağı iken, borcun doğum tarihinden sonra, haciz tarihinden önce ortaklıktan ayrıldığı, üçüncü kişi şirketin ise borcun doğum tarihinden önce kurulduğu ve borçlu ile organik bağının olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı-karşı davalı üçüncü kişi şirket, mülkiyeti kendisine ait haciz adresinin borçlunun ortağı olduğu dava dışı şirkete kiraya verildiğini, 22.02.2013 tarihinde ise anılan kira sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedildiğini iddia etmiştir.
Davalı-karşı davacı alacaklı vekili ise, haciz adresi oteli sırayla işleten ...… Şirketi ile Selas…Şirketi arasında organik bağ olduğunu, bu iki şirket ile üçüncü kişi şirket arasında yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu iddia etmiştir.
Davalı alacaklının sunduğu deliller ile, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere dava dışı ...... Şirketi ile Selas...Şirketi arasında organik bağ olduğu,üçüncü kişi şirket ile bu şirketler arasında alacaklılardan mal kaçırmak için muvazaalı işlemler yapıldığı kabul edilse dahi, takip borçlusu ...…Şirketi olmadığı gibi, alacaklı vekili tarafından, üçüncü kişi ile borçlu arasında organik bağ bulunduğuna ve muvazaalı işlemler yapıldığına dair herhangi bir bilgi veya belge dosyaya sunulmamıştır.
O halde, Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak, davanın kabulü yerine borçlunun ortağı olduğu şirket üzerinden organik bağ kurularak oluşa ve dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçe ile reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2-Davacı- karşı davalı üçüncü kişi vekilinin karşı dava olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
Mahkemece karşı davanın süre yönünden reddine karar verilmesine rağmen, davada kendisini vekille temsil ettiren davalı üçüncü kişi lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir,
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bennte açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK'nin 366 ve HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 09.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.