8. Hukuk Dairesi 2016/5384 E. , 2019/54 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2016/5384 E. , 2019/54 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : İstihkak

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.



KARAR

Davacı alacaklı vekili, borçlu şirket aleyhine yapılan takipte haciz sırasında 3. kişi tarafından istihkak iddiasında bulunulduğunu, borçlu şirketin muvazaalı bir şekilde hastaneleri devrettiğini, borcun doğum tarihinin 29/09/2014 olduğunu, hastane devir işlemlerinin 06/08/2015 tarihinde yapıldığını belirterek 3. kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı 3. kişi Temmuz 2015 tarihinden itibaren haczin yapıldığı adreste faaliyet gösterdiğini, bu adreste faaliyet gösteren hiçbir şirket ile hukuki veya ticari bağlantısının bulunmadığını, borçlu şirket ile 3.kişi şirket arasında devir ilişkisinin de bulunmadığını, haczin İİK 99. Maddesi uyarınca yapıldığını ve bu nedenle ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğunu belirterek davanın reddi ile %15 tazminat talep etmiştir.
Mahkemece, borçlunun haciz adresiyle ilgisinin saptanamadığı durumlarda İİK'nin 97/a maddesinden sözedilemeyeceği ve bu durumda 3. kişinin malların kendisine ait olduğunu kanıtlamakla yükümlü olmadığı, ispat yükü üstünde olan davacı alacaklı tarafın sunulan delillerin haczedilen eşyaların borçluya ait olduğunu ispat edecek nitelikte olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK 99. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
Bilindiği üzere, yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmeleri ile mümkündür. Tarafların davada yer almaları, dava ile ilgili işlemleri öğrenmeleri ve kendilerine tanınan hakları kullanmaları usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir.
Taraflara tebligat yapılmasını düzenleyen 6100 sayılı HMK.nin 27. (1086 sayılı HUMK’un 73.) maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan 'Hukuki Dinlenme Hakkı' Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde açıklanan adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Mahkeme, kural olarak tarafların iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Öncelikle yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi gerekir.
Takip borçlusunun istihkak iddiasına karşı tutumu belirli ise ve duruşmalara dahil edilmesi işin esasına etki etmeyecekse davada taraf olarak gösterilmesi gerekli değildir. Ne var ki, yokluğunda alınan haciz kararlarından ve istihkak iddiasından haberdar edilmeyen, 103 davet kağıdı da tebliğ edilmeyen borçlu şirketin istihkak iddiasına karşı tutumu belirlenememiştir.
Hüküm borçlu tarafından temyiz edilmemiş olsa da, borçlu adına çıkartılan tebligatın iade edilmesinin ardından, Mahkemece borçlunun tebligata yarar adresi araştırılarak yeniden tebliğ yapılmamıştır. Gerekçeli karar ise dava dilekçesinde belirtilen tebligatın iade edildiği adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edilmiştir. Dosya içindeki evraklardan tebligatların çıkartıldığı adresin borçlu şirket adına tesciline yönelik kaydın bulunmadığı anlaşıldığından, Dairemizin yerleşik kararları da dikkate alındığında borçlunun hukuki dinlenilme hakkını kullanabilmesi açısından, davalı sıfatı ile davaya katılmasının sağlanması için usulüne uygun tebligatın yapılması taraf teşkilinin sağlanması, tarafların tüm delillerinin toplanmasının ardından işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde taraf teşkili sağlanmadan işlem ve karar tesisi usul ve yasaya aykırı olmuş hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davacı alacaklının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nin 366. ve 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 07.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.



Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2019 Yılı Kararları” sayfasına dön