8. Hukuk Dairesi 2018/6322 E. , 2020/8374 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2018/6322 E. , 2020/8374 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi istemi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 100 parsel sayılı taşınmazın 1000/64351 hisse sahibi iken, Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/95 Esas sayılı dosyası ile önalım hakkı tanınarak davalının dava konusu taşınmazdaki hissesinin iptali ile müvekkili adına tesciline karar verildiğini, önalım davasının kesinleşmesine rağmen davalının taşınmazı kullanmaya devam ettiğini öne sürerek davalının taşınmaza elatmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 17.11.2014-17.03.2015 tarihleri arasına ilişkin olmak üzere 8.000,00 TL ecrimisil davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, önalım davasının kesinleşme tarihinden sonra taşınmazı kullanmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının kesinleşen Mahkeme kararına rağmen dava konusu taşınmazdaki 55 dönümlük alan üzerine 2014 yılının 11. ayında buğday ektiği ve 2015 yılının Haziran ayında buğday mahsulünü aldıktan sonra dava konusu taşınmazı davacıya teslim ettiği, davalı tarafın aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermiş olması gerekçesi ile, müdahalenin önlenmesi istemi konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin kısmen kabulü ile, 6.050,00 TL nin 17.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan esasa ilişkin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece her ne kadar, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamından, dava konusu 100 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet hükümleri uyarınca davacı ve dava dışı paydaşlar adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda Mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan ecrimisil bedelinin davacının payına tekabül edecek miktarı belirlenerek bu miktar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bilirkişi raporunda belirlenen bedelin tümü ile kabulüne karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.
Kabule göre de, Mahkemece, her ne kadar müdahalenin önlenmesi talebi ile ilgili olarak davanın konusuz kalması nedeni ile esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, HMK’nin 331/1. maddesi uyarınca tarafların haklılık durumuna göre karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 35.423,96 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ise de, dava değerinin, harçlandırılan değer olup, vekalet ücretinin de harcı tamamlanan bu değer üzerinden hesaplanması gerektiği, davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise, vekalet ücretinin nispi harca tabi davalarda, davaya konu değer üzerinden takdir edilmesinin gerekeceği, ancak karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6. maddesinde anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına hükmolunacağı düzenlemesine yer verildiği, davacı vekilince taşınmazın 27.11.2015 tarihli keşif öncesi teslim edildiği iddia olunmuş ise de, hükme esas alınan davacı tanıklarının beyanlarına göre davalının 2015 yılı Haziran ayında mahsulü aldıktan sonra taşınmazı teslim ettiği, teslim alındıktan sonra dava konusu taşınmaz bölümüne davacı tarafça mısır ekildiği, ziraat mühendisi tarafından tanzim olunan bilirkişi raporuna göre keşif esnasında taşınmaz üzerinde hasadı yapılmış mısır bitkisinin görüldüğü, Mahkemece 05.06.2015 tarihinde ön inceleme duruşması yapılmasına karar verildiği, ancak davalı adına çıkarılan tebligatın usulsüz olduğundan bahisle kararlaştırılan tarihte ön incelemenin yapılamadığı, müteakip 24.06.2015 tarihli celsede ise Mahkemece ön inceleme yapılmaksızın keşif günü tayin edildiği anlaşılmakla, harçlandırılan dava değeri, HMK’nin 331. maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi birlikte değerlendirilerek vekalet ücreti takdiri gerekirken, yazılı olduğu şekilde anılan hususlar değerlendirilmeden davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin esasa ilişkin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi istemi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil istemi yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu 100 parsel sayılı taşınmazın 1000/64351 hisse sahibi iken, Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/95 Esas sayılı dosyası ile önalım hakkı tanınarak davalının dava konusu taşınmazdaki hissesinin iptali ile müvekkili adına tesciline karar verildiğini, önalım davasının kesinleşmesine rağmen davalının taşınmazı kullanmaya devam ettiğini öne sürerek davalının taşınmaza elatmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 17.11.2014-17.03.2015 tarihleri arasına ilişkin olmak üzere 8.000,00 TL ecrimisil davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, önalım davasının kesinleşme tarihinden sonra taşınmazı kullanmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının kesinleşen Mahkeme kararına rağmen dava konusu taşınmazdaki 55 dönümlük alan üzerine 2014 yılının 11. ayında buğday ektiği ve 2015 yılının Haziran ayında buğday mahsulünü aldıktan sonra dava konusu taşınmazı davacıya teslim ettiği, davalı tarafın aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermiş olması gerekçesi ile, müdahalenin önlenmesi istemi konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin kısmen kabulü ile, 6.050,00 TL nin 17.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
1.Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan esasa ilişkin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Mahkemece her ne kadar, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dosya kapsamından, dava konusu 100 parsel sayılı taşınmazın paylı mülkiyet hükümleri uyarınca davacı ve dava dışı paydaşlar adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda Mahkemece, bilirkişi tarafından hesaplanan ecrimisil bedelinin davacının payına tekabül edecek miktarı belirlenerek bu miktar yönünden kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bilirkişi raporunda belirlenen bedelin tümü ile kabulüne karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.
Kabule göre de, Mahkemece, her ne kadar müdahalenin önlenmesi talebi ile ilgili olarak davanın konusuz kalması nedeni ile esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğinden, HMK’nin 331/1. maddesi uyarınca tarafların haklılık durumuna göre karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 35.423,96 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş ise de, dava değerinin, harçlandırılan değer olup, vekalet ücretinin de harcı tamamlanan bu değer üzerinden hesaplanması gerektiği, davacı taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise, vekalet ücretinin nispi harca tabi davalarda, davaya konu değer üzerinden takdir edilmesinin gerekeceği, ancak karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6. maddesinde anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına hükmolunacağı düzenlemesine yer verildiği, davacı vekilince taşınmazın 27.11.2015 tarihli keşif öncesi teslim edildiği iddia olunmuş ise de, hükme esas alınan davacı tanıklarının beyanlarına göre davalının 2015 yılı Haziran ayında mahsulü aldıktan sonra taşınmazı teslim ettiği, teslim alındıktan sonra dava konusu taşınmaz bölümüne davacı tarafça mısır ekildiği, ziraat mühendisi tarafından tanzim olunan bilirkişi raporuna göre keşif esnasında taşınmaz üzerinde hasadı yapılmış mısır bitkisinin görüldüğü, Mahkemece 05.06.2015 tarihinde ön inceleme duruşması yapılmasına karar verildiği, ancak davalı adına çıkarılan tebligatın usulsüz olduğundan bahisle kararlaştırılan tarihte ön incelemenin yapılamadığı, müteakip 24.06.2015 tarihli celsede ise Mahkemece ön inceleme yapılmaksızın keşif günü tayin edildiği anlaşılmakla, harçlandırılan dava değeri, HMK’nin 331. maddesi ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi birlikte değerlendirilerek vekalet ücreti takdiri gerekirken, yazılı olduğu şekilde anılan hususlar değerlendirilmeden davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin esasa ilişkin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 17.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.