8. Hukuk Dairesi 2018/6301 E. , 2020/8332 K.

Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/6301 E. , 2020/8332 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Paydaşlar Arasında Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacılar vekili, vekil edenlerinin 92 nolu parselde hissedar olduklarını, bu taşınmazın davalı ve ailesi tarafından haksız şekilde işgal edildiğini açıklayarak, gayrimenkulü haksız işgal etmesi sebebiyle davalıların gayrimenkule vaki müdahalesinin meni ile davalının gayrimenkulü murisin vefatından bugüne kadar kullanmış olduğu tazminat bedelinin, davacılar için miras payı oranında geçerli olmak üzere 30.06.2008-30.06.2013 dönemleri için toplam 10.000,00 TL ecrimisilin, her dönemin başlangıç tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve davalının gayrimenkulden tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun ve Türk Medeni Kanunu ile Kadastro Kanunu hükümlerine aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne 13.550,94 TL ecrimisil alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davaya konu taşınmazdaki tapu hisseleri oranında davacılara ödenmesine, davacılar ..., ..., ..., ... yönünden konusuz kalan meni müdahale davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacılar ... ve ... yönünden meni müdahale davasının reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından tarafından ecrimisil yönünden temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil isteyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı kararı).
Öte yandan, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1- 120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarihli ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtayın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK’nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından, dava konusu 35.248,05 m2 yüzölçümlü 109 ada 24 parsel sayılı taşınmaz tapuda “tarla” vasfında olup, taşınmazın öncesi olarak belirlenen 92 parselin ecrimisil talep edilen dönemde 4/72 hissesinin davacı ... ..., 1/18 hissesinin davacı ..., 1/36 hissesinin davacı ..., 4/72 hissesinin davacı ..., 1/36 hissesinin davacı ..., 1/36 hissesinin davacı ... ve 1/2048 hissesinin de davalı ... adlarına paylı mülkiyet şeklinde kayıtlı olduğu sabittir. Davacılardan ..., ..., ... ve ..., 532 nolu parseldeki (92 parsel sonrasında ifraz sonucu oluşan parsel) adlarına kayıtlı hisselerini dava açıldığı tarihten sonra 06.02.2014 tarihli ve 1299 yevmiye numaralı satışla Mehmet oğlu ...'a tapuda devir etmişlerdir. Dava konusu taşınmazın tamamının davalı tarafından icara verilmek suretiyle kullanıldığı, davacıların kullandığı ve kullanabileceği bir yer bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece keşif sonrası alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. 14.04.2015 tarihli fen bilirkişilerinin hazırlanmış olduğu raporda, dava konusu taşınmazın Değirmenli (Şevkiye) Mahallesi 92 parsel olduğu, 92 nolu parselin ifraz neticesinde 532 ve 533 parsel numaralarını aldığı 3402 sayılı Yasa'nın 22-a maddesi gereği yapılan yenileme sonucu 532 nolu parselin 109 ada 24 nolu parsel, 533 nolu parselin ise 109 ada 25 nolu parsel olduğu belirtilmiştir. Mahkemece bu bilirkişi raporu, bu raporla aynı tespitler içeren 14.04.2015 tarihli ek bilirkişi raporu ve raporlardaki tespitler hükme esas alınarak ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiştir. Eksikten getirilen Tapu Müdürlüğü'nün 28.10.2020 tarihli cevabi yazısında ise, dava konusu Değirmenli mahallesi 109 ada 24 parselin yenileme sonucu 532 parselden ve ifraz sonucu Şevkiye 105 parselden geldiğinin belirtildiği, dava konusu 109 ada 24 parsele ilişkin tapu kayıtlarının incelemesinde yeni ve eski sayfa numaralarının birbirini takip etmemesi sebebiyle, parselin öncesinin hangi parsel ve miktarının ne olduğu konusunda tereddüt hasıl olmuştur.
O halde mahkemece yapılacak iş, 109 ada 24 parselin öncesinde ilk oluştuğu parsel numarasının tereddüt olmayacak şekilde belirlenebilmesi için tüm geldi ve gittilerinin ilgili Tapu Müdürlüğü'nden getirtilmesi, dosya arasında hükme esas alınan teknik bilirkişi raporundaki belirlemeler, Dairece eksikten getirilen belgeler ve yazı cevabı da birlikte değerlendirilerek oluşan tereddütün giderilmesi, taşınmazın evvelinde ne şekilde, hangi tarihte oluştuğunun tespit edilmesi, bu belirleme sonrası davacının dava konusu ettiği yerin mahkemece keşif sonucunda alınacak teknik bilirkişi raporunda gösterilmesi ve krokide belirtilmesinin sağlanması, davalının kullandığı yerin hangi parsel içerisinde kaldığı, ne miktar olduğu belirlendikten sonra ecrimisille ilgili ilkeler doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken taşınmazın öncesinde 35.842,05 m2 yüzölçümlü 92 parsel olduğu kabul edilerek, bu miktar üzerinden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön