8. Hukuk Dairesi 2018/7477 E. , 2020/8285 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Asıl Ve Birleşen Dava: Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün tarafl vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Asıl davada davacı ..., birleşen davada davacı ... vekili davalının dava konusu taşınmazda haklı bir sebebe dayanmaksızın işgalci olduğundan bahisle asıl davada elatmanın önlenmesi ve ecrimisile birleşen davada ise el atmanın önlenmesine yönelik istemini geri alarak yalnızca ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vekil edeninin taşınmazda işgalci değil kiracı konumundan olduğunu, dört yıllık kira bedelinin de davacı ...'e peşin ödendiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece asıl davada davacının payına yönelik davalının vaki müdahalesinin menine, ecrimisil isteminin kısmen kabulüne birleşen davada elatmanın önlenmesi istemi yönünden usulüne uygun yatırılan harç olmadığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteminin ise kısmen kabulüne karar verilmiş olup hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Asıl dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine birleşen dava, ecrimisil istemine ilişkindir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince
2- Dava konusu taşınmazlarda davacılar hissedar olup, davalının kayıttan kaynaklı herhangi bir hakkı olmamasına rağmen Mahkemece sadece davacıların paylarına vaki müdahalenin menine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
3-Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.
Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve 6100 sayılı HMK'nin 266. vd. maddelerine uygun olmalıdır.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Açıklanan ilke ışığında dosya kapsamındaki bilirkişi raporu incelendiğinde emsal kira değerlendirmesi yapılmaksızın ecrimisil miktarının belirlendiği, bu hali ile söz konusu raporun denetime elverişli olmadığı belirlenmiş emsal değerledirilmesi yapılarak yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğinden, hükmün bu yönü ile de bozulması gerekmiştir.
4. Elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davaları nitelikleri gereği aynı maddi olgu ve hukuki nedenden kaynaklanmakta olup, aynı davada dava konusu yapılması nedeniyle yatırılan harç oranı gözetilerek her iki istek yönünden davacılar lehine, tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği halde Mahkemece her iki istek yönünden de ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2,3,4) nolu bentlerde açıklanan sebeplerle kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davalı vekilinin temyiz itirazlarının ise (1) nolu bentte açıklanan sebeple reddine, hükmün taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 16.12.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
8. Hukuk Dairesi 2018/7477 E. , 2020/8285 K.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 0 Cevaplar
- 29 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 11 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 22 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 161 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 34 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 10 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 24 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 20 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 18 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat
-
- 0 Cevaplar
- 30 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen Ictihat