1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

8. Hukuk Dairesi 2018/5040 E. , 2020/5560 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
8. Hukuk Dairesi 2018/5040 E. , 2020/5560 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil


Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı vekili, davalının hiç bir akdi ve kanuni sebebe dayanmaksızın vekil edeninin maliki olduğu 1445 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan binayı ikametgah olarak kullanmak suretiyle işgal ettiğini, komisyonca takdir edilen bedeli ödemesi için davalıya tebligat yapıldığı halde, ödemede bulunulmadığını belirterek, 01.01.2006-31.07.2011 tarihleri arasındaki dönem için 5.810,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, bilirkişi raporuna göre davasını 24.161,0 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalı vekili, zamaşımı itirazında bulunduklarını, taşınmaz üzerinde bodrum kat + zemin kat +2 normal katları olan binanın zemin kattaki dairesinin Fatih İlçe Müftülüğü tarafından vekil edenine lojman olarak tahsis edildiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Vakıflar Genel Müdürlüğünün tahsisi doğrultusunda İstanbul Valiliği İl Müftülüğünün dava konusu yeri Pirinççi Kuran Kursu öğreticisi olan davalıya lojman olarak tahsis ettiği ve davalının bu yeri lojman olarak kullandığı bu nedenle davalının kötüniyetli olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 1445 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ' yangın yeri arsa ' niteliğinde, 21/01/1959 tarihli hükmen tescil ile Hacı Mustafa Ağa Vakfı adına tapuda kayıtlı olduğu, davalının kayıttan kaynaklanan bir hakkının olmadığı, Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporuna göre, dava konusu taşınmaz üzerinde bodrum kat+zemin kat+2 normal kattan oluşan bir bina olduğu, normal katlarının Pirinçci Sinan Cami Kuran Kursu olarak kullanıldığı, zemin kattaki mesken nitelikli dairenin ise davalı tarafından kullanıldığının tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği gibi ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğünün 14.09.2001 tarihli ve 2001/20 sayılı genelgesi uyarınca vakfiyelerde meşrutahane olarak kullanılacağı hususunda hüküm bulunan meşrutahanelerin, vakfiye şartlarına uygun olarak kullanılmasına ya da vakfiyelerde meşrutahane olarak kullanılacağına dair hüküm bulunan, ancak yıkılmış sonradan özel veya tüzel kişiler tarafından aynı yere yapılan ve meşrutahane olarak kullanılan binaların öncelik sırasına göre meşrutanın vakfiye şartlarına uygun olarak kullanılmasına karar verildiği görülmektedir.
Somut olayda, Mahkemece, her ne kadar dava konusu yerin davalıya tahsis edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, Mahkemece, Vakıflar Genel Müdürlüğünün yukarıda açıklanan genelgesi doğrultusunda yeterli araştırma yapılmamıştır, Hal böyle olunca, söz konusu vakfa ait vakfiye getirilerek taşınmazın meşruta olup olmadığının ve vakfiye şartlarına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi, binanın ilk yapıldığı haliyle muhafaza edilip edilmediği ya da yıkılıp yeniden inşaa edilmiş olup olmadığının saptanması, eğer dava konusu yapı vakfiyede sözü edilen yapıldığı şekilde muhafaza edilen bir yapı ise vakfiye hükümlerine göre vakıf kurucusunun iradesi doğrultusunda sorunun çözümlenmesi, eğer yapıldığı şekilde muhafaza edilmemiş, Vakıflar Kanunu’nun 15. maddesinde ifade edildiği üzere, işe yaramaz bir duruma gelmiş ve yerine yeni bir bina yapılmışsa yeni yapılan yapı hakkında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün tahsis yapıp yapmadığı belirlenerek sonuca gidilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.