8. Hukuk Dairesi 2018/12057 E. , 2020/3438 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2018/12057 E. , 2020/3438 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Sonlaandırılması sebebiyle Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin maliki olduğu 14 nolu bağımsız bölümün satın alınması konusunda ... ile haricen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, sonrasında bu sözleşmenin sonlandırıldığı, dairenin diğer davalı ... tarafından kullanıldığının tespit edildiği, davalıların taşınmazda işgalci sıfatıyla daireyi kullandıklarının tespitiyle taşınmaza davalıların elatmalarının ivedilikle önlenmesine karar verilmesini istemiştir
Davalı vekili, tüketiciler ile yükleniciler arasında gerçekleşen harici satış vaadi sözleşmelerinde sözleşmenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur
Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde alıcı sıfatıyla taraf olan davalı ...'nin gerçek kişi Tüketici durumunda olduğu, davacı tarafından açılan davanın sözleşmenin feshi nedeniyle açıldığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/1 ( k ) - ( l ) bentlerine göre Tüketici işlemi niteliğindeki sözleşme ile bağlantılı davada Kanun'un 73. maddesine göre Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava tarihinde dava konusu 14 nolu bağımsız bölümün davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, dava konusu taşınmazda davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ilişkisinden söz edilmek ve davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, eldeki dava, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığına göre anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca Mahkemece, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesine ilişkin davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu yönündeki karar usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan Sonlaandırılması sebebiyle Elatmanın Önlenmesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın görev yönünden dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin maliki olduğu 14 nolu bağımsız bölümün satın alınması konusunda ... ile haricen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, sonrasında bu sözleşmenin sonlandırıldığı, dairenin diğer davalı ... tarafından kullanıldığının tespit edildiği, davalıların taşınmazda işgalci sıfatıyla daireyi kullandıklarının tespitiyle taşınmaza davalıların elatmalarının ivedilikle önlenmesine karar verilmesini istemiştir
Davalı vekili, tüketiciler ile yükleniciler arasında gerçekleşen harici satış vaadi sözleşmelerinde sözleşmenin geçerli olup olmadığına bakılmaksızın Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur
Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde alıcı sıfatıyla taraf olan davalı ...'nin gerçek kişi Tüketici durumunda olduğu, davacı tarafından açılan davanın sözleşmenin feshi nedeniyle açıldığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 3/1 ( k ) - ( l ) bentlerine göre Tüketici işlemi niteliğindeki sözleşme ile bağlantılı davada Kanun'un 73. maddesine göre Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu, bu nedenle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerinde olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava tarihinde dava konusu 14 nolu bağımsız bölümün davacı adına tapuda kayıtlı olduğu, dava konusu taşınmazda davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ilişkisinden söz edilmek ve davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiş ise de, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, eldeki dava, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığına göre anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca Mahkemece, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesine ilişkin davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu yönündeki karar usul ve yasaya aykırı olup hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK'un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.