8. Hukuk Dairesi 2018/10159 E. , 2020/227 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
8. Hukuk Dairesi 2018/10159 E. , 2020/227 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım, Maddi Tazminat
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın vekil edenine ait olduğunu, davalı şirketin taşınmaza hafriyat dökerek taşınmazda bulunan ağaçlara zarar verdiğini belirterek, haksız müdahalenin önlenmesi ile taşınmaz üzerinde bulunan hafriyatın kal'ini ve ağaçlarda meydana gelen zarar ve gelir kaybı nedeniyle maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, sadece maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile toplam 12.241,882 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Müdahalenin önlenmesi ve kal talebi yününden olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin herbiri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26 297/2).
Somut olaya gelince, Mahkemece davacının sadece maddi tazminata yönelik talebine ilişkin gerekçeli bir karar verilmiş, müdahalenin önlenmesi talebi yönünden gerekçede 'hali hazırda meni müdahale olmadığından bu hususta karar verilmediği' belirtilmiş ise de, hüküm fıkrasında müdahalenin önlenmesi ve kal talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, müdahalenin önlenmesi ve kal talebine yönelik talep hakkında karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK mad.298/2). Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli karar ile kısa kararın uyumlu olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında “1-Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olması bozma nedenidir. 2-Yerel Mahkeme bozmadan sonra önceki kısa karara bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir.” denilmiştir. Hüküm, bu nedenle HMK'nin 298/2. maddesine, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir. Mahkemece yapılacak iş, önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım, Maddi Tazminat
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava konusu taşınmazın vekil edenine ait olduğunu, davalı şirketin taşınmaza hafriyat dökerek taşınmazda bulunan ağaçlara zarar verdiğini belirterek, haksız müdahalenin önlenmesi ile taşınmaz üzerinde bulunan hafriyatın kal'ini ve ağaçlarda meydana gelen zarar ve gelir kaybı nedeniyle maddi tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, sadece maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile toplam 12.241,882 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Müdahalenin önlenmesi ve kal talebi yününden olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hakim, tarafların talep sonucu ile bağlı olup, kararında taleplerin herbiri hakkında verilen hükmü göstermesi gerekir (HMK mad. 26 297/2).
Somut olaya gelince, Mahkemece davacının sadece maddi tazminata yönelik talebine ilişkin gerekçeli bir karar verilmiş, müdahalenin önlenmesi talebi yönünden gerekçede 'hali hazırda meni müdahale olmadığından bu hususta karar verilmediği' belirtilmiş ise de, hüküm fıkrasında müdahalenin önlenmesi ve kal talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşılmakla, müdahalenin önlenmesi ve kal talebine yönelik talep hakkında karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz (HMK mad.298/2). Hükümlerin kurulmasında esas olan kısa karardır. Gerekçeli karar ile kısa kararın uyumlu olması gerekir. Bu konuya ilişkin 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında “1-Kısa kararla gerekçeli kararın aykırı olması bozma nedenidir. 2-Yerel Mahkeme bozmadan sonra önceki kısa karara bağlı olmaksızın çelişkiyi kaldırmak kaydıyla hakimin vicdani kanaatine göre karar verebilir.” denilmiştir. Hüküm, bu nedenle HMK'nin 298/2. maddesine, tarih ve numarası anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olarak tesis edilmiştir. Mahkemece yapılacak iş, önceki karar ile bağlı olmaksızın çelişki giderilmek suretiyle yeni bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK'un 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 16.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.