8. Hukuk Dairesi 2018/4577 E. , 2020/153 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/4577 E. , 2020/153 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, müvekkilinin 1518 parselde 4 nolu bağımsız bölümü 25.03.2011 tarihinde satın aldığını, davalının taşınmazı herhangi bir hukuki sebebe dayanmaksızın işgal ettiğini, davalıya taşınmazı teslim etmesine ilişkin ihtarname gönderilmesine rağmen sonuç alınamadığını belirterek, davalının elatmasının önlenmesini, 8.000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kredi borçlarını kapatmak için inanç sözleşmesine dayalı olarak dava dışı ...'a taşınmazı devrettiğini, kredinin ödenmesinden sonra ...'ın taşınmazı tekrar müvekkiline iade ve devir edeceği konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin kredinin ilk dört taksitini ödedikten sonra diğer taksitleri ödemediğini, sonrasında taşınmazın davacıya satıldığını, müvekkilince davacı ve dava dışı ... aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmaza elatmanın önlenmesi ve taşınmazın davacıya teslimine ilişkin kısım yasa yollarından geçerek kesinleştiğinden elatmanın önlenmesi yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil yönünden davanın kısmen kabulü ile 3.600 TL ecrimisilin 21.06.2011 dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemenin el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin reddine dair 16.02.2012 tarihli ve 2011/265 Esas, 2012/27 Karar sayılı ilk kararı taraflarca temyiz edilmekle, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.10.2012 tarihli ve 2012/7201 Esas, 2012/10945 Karar sayılı ilamıyla, davalının elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne yönelik temyiz itirazlarının reddine, davacının ecrimisil talebinin reddine ilişkin temyiz itirazları yönünden ise ihtar gönderilmekle muvafakatin geri alındığının kabulü gerektiği, bu tarihten sonra davalının iyiniyetli sayılamayacağı, sözü edilen dönem için de ecrimisile hükmedilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Davalı tarafın kararın düzeltilmesi talebi de Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 06.03.2013 tarihli ve 2013/1376 Esas, 2013/3352 Karar sayılı ilamıyla reddedilmiştir.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 tarihli ve 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır. Yargıtay bozma ilamı kapsamı dışında kalan hususlar taraflar açısından usuli kazanılmış hak oluştursa da bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle, bozma ilamına uyulmakla bozmaya uygun işlem yapılması gerektiği gibi bozma kararından sonra da Mahkemece HMK’nin 297’nci maddesinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır.
Somut olayda mahkemenin ilk kararının temyizi sonunda inceleme yapan Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından hükmün elatmanın önlenmesi ile ilgili bölümüne yönelen temyiz itirazları yerinde görülmediğine, hüküm ecrimisil bölümü yönünden bozulduğuna göre, elatmanın önlenmesine ilişkin bölüm taraflar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturmuştur. Ancak hüküm kısmen de olsa bozulduğuna göre artık hüküm tamamen, tüm ferileri ile birlikte ortadan kalktığından, mahkeme tarafından bozma sonrası elatmanın önlenmesi de dahil olmak üzere tüm talepler yönünden usuli kazanılmış haklar da gözetilerek HMK’nin 297. maddesine uygun bir hüküm kurulması, vekalet ücreti ile harç ve yine son karara göre yargılama giderlerinin de hüküm altına alınması gerekir. Mahkemece tüm talepler yönünden vekalet, harç ve yargılama giderleri bakımından hüküm kurulması yerinde ise de gerek davacı tarafın reddedilen tavzih dilekçesindeki, gerekse davalı vekilinin temyiz dilekçesindeki açıklamalarından da anlaşıldığı üzere, elâtmanın önlenmesini içeren mahkemenin ilk kararında yazılı harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri ile ilgili davacı tarafın icra takibi neticesinde davalı tarafından ödeme yapıldığına göre, temyize konu kararda ödenen bu hususların gözetilerek, mükerrer tahsile sebep verilmeyecek şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları kısmen yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 4. bendinin tümüyle hükümden çıkartılmasına, hükmün 3. bendinde “6.145,42 TL harcın ibaresinden” sonra gelmek üzere “tahsilde tekerrüre sebep olmayacak şekilde” ibaresinin eklenmesine, yine 5. bendine “tahsilde tekerrüre sebep olmayacak şekilde” ibaresinin eklenmesine, yine 7. bendine “nispi vekalet ücretinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “tahsilde tekerrüre sebep olmayacak şekilde” ibaresinin eklenmesine, 6100 sayılı HMK'nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HUMK’un 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön