8. Hukuk Dairesi 2018/4629 E. , 2020/63 K.


Kilitli
Kullanıcı avatarı
İctihat
Mesajlar: 681327
Kayıt: 30 Mar 2021, 02:46

8. Hukuk Dairesi 2018/4629 E. , 2020/63 K.

'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Tahliye, Ecrimisil

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın meni müdahale talebi yönünden açılmamış sayılmasına ecrimisil talebi yönünden kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının vekil edeninin eski kayınpederi olup, müvekkilinin davalının oğlu olan eski eşi ile İzmir 3. Aile Mahkemesinin 17.06.2013 tarihinde kesinleşen 2011/56 Esas, 2012/449 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, davacının eski eşinden boşanmasından önce, müvekkilinin maliki olduğu dava konusu 3884 ada 2 parsel’de kayıtlı ... adresindeki gayrimenkulde aylık 840,00 TL. kullanım bedeli ödeyerek oturmasına karşın, boşanma davasının açılmasından sonra vekil edenine herhangi bir bedel ödemeksizin oturmaya devam ettiğini, boşanma davasının açıldığı tarihte evlilik birliğinde edinilmiş malların tasviye işlemlerinin başlamış olacağını, dolayısıyla boşanma davasının açıldığı tarihten sonra davalının dava konusu taşınmazda fuzuli şagil durumuna geldiğini açıklayarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 2011 yılı Ağustos ayından dava tarihine (21.10.2013) kadar olan 26 aylık süre için aylık 840,00 TL’den olmak üzere toplam 21.840,00 TL ecrimisil bedelinin ve bunun yanı sıra dava tarihinden tahliye tarihine kadar geçecek sürede her bir ay için 840,00 TL olmak üzere işleyecek ecrimisil bedellerinin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının evvelce açtığı ve halen temyiz incelemesinde olan İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1236 Esas, 2012/1481 Karar sayılı dosyasındaki davada, davalı vekil edeni ile dava dışı ... aleyhine, kira sözleşmesine dayanarak kira alacağı ve tahliye taleplerinde bulunduğunu, anılan davada davalı müvekkili ve dava dışı ... ile kendisi arasında 01.04.2009 tarihli sözlü nitelikte kira sözleşmesine dayanan kira ilişkisini ikrar ettiğini, esasında davalı vekil edeninin taşınmazda davacıdan önce malik olan şahsın kiracısı olarak 1999 yılından beri oturmakta olduğunu ve taşınmazı sonradan satış suretiyle edinen davacının, davalı müvekkilinin taşınmazı kullanmasına ses çıkarmadığını, herhangi bir ihtarname yahut ihbarname göndermediğini, dolayısıyla davalı vekil edeninden geçmişe döneme yönelik ecrimisil talep edilemeyeceğini dolayısıyla, davacının müvekkili ile arasında 01.04.2009 tarihli sözlü kira sözleşmesinin varlığından bahisle arada kira ilişkisini ikrar etmesine rağmen dava konusu taşınmazda müvekkilinin fuzuli şagil olduğunun ileri sürülmesinin, çelişkili ve hukuka aykırı olduğunu, davacının ecrimisil talebine konu bedeller ile İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1236 Esas, 2012/1481 Karar sayılı dosyasında dava konusu ettiği kira alacağı bedellerinin aynı bedeller olup, mükerrer nitelikte talep edildiğini, bu nedenle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili cevaba cevap dilekçesinde, İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın itirazın iptali davası olduğunu, bu davanın, 2011 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ait kira bedelleri için İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2011/7225 Esas sayılı icra takip dosyasında davalının itirazı üzerine duran takibe devam edilmesi için açıldığını, anılan davada, davalının ısrarla kiracılık ilişkisinin bulunmadığını savunduğunu ve Mahkemenin de kira ilişkisinin bulunmadığına dair gerekçe ile davalarını reddetiğini, açılan ecrimisil davasında ise 2011 yılının ağustos ayından itibaren ileri tarihe doğru ecrimisil istendiğini, oysa anılan İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesindeki itirazın iptaline konu icra takip alacağının 2011 yılı Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarına ilişkin kira bedellerine ilişkin olduğunu, bu bedellerle huzurda açılan ve ecrimisil olarak talep edilen bedellerin aynı dönemi kapsamadığını, dolayısıyla aynı alacak bedellerinin mükerrer olarak talep edilmediğini davalı tarafın derdestlik itirazının haksız olduğunu, davalıya 2011 yılının Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları kira bedellerinin ödenmesi ve taşınmazın tahliyesi için İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2011/7225 Esas sayılı dosyasıyla yapılan takibin ecrimisil talepleri bakımından taşınmazın kullanılmasına muvafakat edilmediğini gösteren ihtar niteliğini taşıdığını açıklayarak davanın kabulüne dair talebini yinelemiştir.
Dava, mülkiyet hakkına dayanan men’i müdahale ve ecrimisil taleplerine ilişkindir.
Mahkemece, “davalının önceki malikin kiracısı olduğu, davacının satın alması ile kiracılık ilişkisinin yeni malik davacı ile devam ettiği, davanın kira alacağı ve tahliye hukuksal nedenine dayalı olduğunun sabit olduğu, 6100 sayılı HMK‘nin 4/a maddesi gereğince kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevine girdiği, görevin kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında inceleme konusu yapılabileceği” gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine, Mahkemenin görevsizliğine, Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna karar verilmesi üzerine hüküm, davalı taraf vekilince temyiz edilmiştir.
Mahkemenin hükmü, Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 17.03.2015 tarihli ve 2015/2914 Esas 2015/3735 Karar sayılı ilamı ile “...davanın mülkiyet hakkkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olduğu, davanın, davalının davacı adına kayıtlı taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığı, anılan isteğin 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı HMK’nin 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesinin görevinde olduğu, görevin kamu düzeniyle ilgili olup (temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenine bakılmaksızın) yargılamanın her aşamasında resen dikkate alınması gerektiği, hal böyle olunca, işin esası incelenerek bir hüküm kurulması gerekirken, görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı” şeklindeki gerekçe ile Yerel Mahkemenin hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme tarafından bozmaya uyma kararı verilerek, işin esasına girilmesi, keşfen bilirkişi raporu tanzim ettirilmesi neticesinde “.. iddia, savunma, toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına ve de gerekçeli, yeterli ve denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının elatmanın önlenmesi talebi yönünden gerekli harcı yatırmamış olması nedeniyle davasının açılmamış sayılmasına ecrimisil yönünden kısmen haklı ve sabit olan davasının kabulüne karar vermek gerektiği..” şeklindeki gerekçe ile, davacının men’i müdahale talebi yönünden harç yatırılmadığından ve taraf vekillerinin zapta geçen beyanlarına göre men’i müdahale yönünden davanın açılmamış sayılmasına davacının ecrimisile yönelik davasının kısmen kabulü ile 18.069,80 TL’nin 08.10.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Somut olayda, dosya içeriğine göre taraflar arasında İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/1236 Esas, 2012/1481 Karar sayılı dosyasındaki itirazın iptali konulu davada, anılan Mahkemenin taraflar arasında kira ilişkisinin bulunmadığından bahisle verdiği red kararının, hükmü temyizen inceleyen Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2012 tarihli ve 2014/578 Esas, 2014/2163 Karar sayılı ilamında özetle, taraflar arasında kira ilişkisinin bulunduğu, davalı ...’nın yeni malikin (davacı ...’ın) kiracı olduğunun kabulünün gerektiği şeklindeki gerekçeyle bozulduğu, bunun üzerine bozmaya uyma kararı veren İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin bozma sonrası 2014/759 Esas numarası alan dosyada 2015/841 Karar sayılı 16.10.2015 tarihli kararı ile kiracı sıfatını taşıyan ...’nın (davalı) tahliyesine karar verdiği anlaşılmaktadır. Şu halde eldeki meni müdahale ve ecrimisil davasının açıldığı 21.10.2013 tarihinde davalı ...’nın Davacı ...’ın kiracısı olduğunun, dava konusu taşınmazı kullanımının kiracılık ilişkisine dayandığının ve taşınmazda fuzuli şagil olmadığının kabulünün gerekmesi sebebiyle Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 13.01.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Kilitli
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“2020 Yılı Kararları” sayfasına dön