Taşınmaz haczinin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için tapu siciline işlenmesi gerekir
Gönderilme zamanı: 25 Nis 2022, 23:27
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8905
KARAR NO : 2021/5030
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Armağan Keskin Sarıbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; meskeniyet şikayetinde bulunarak, Bursa İli Osmangazi ilçesi, Hüdavendigar Mahallesi, 45.2 Ada, 5 Parsel sayılı A blok Zemin Kat 2 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazı üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince; şikayetin kısmen kabulü ile taşınmazın satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli 200.000,00 TL'nin kendisine (borçluya), artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği 200.000,00 TL'den az olmamak üzere yapılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle şikayete konu taşınmaza icra takip dosyasından konulmuş geçerli bir haciz olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Taşınmaza ilgili icra takip dosyasından konulmuş geçerli bir haciz olmadığının belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK'nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, icra dosyasının incelenmesinde; şikayet konusu taşınmaza ilişkin olarak icra müdürlüğünce verilmiş bir haciz kararı olmadığı, icra dosyasından bu taşınmazın haczi için tapu müdürlüğüne yazılmış bir haciz müzekkeresi de bulunmadığı görülmektedir. Nitekim, icra müdürlüğünün 19/04/2021 tarihli cevabi yazısında da; "....45.2 ada 5 parsel sayılı A blok Zemin Kat 2 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın tapu takyidatının incelenmesinde müdürlüğümüz haczine rastlanılmadığı, .....yapılan incelemede bahsi geçen taşınmaza ilişkin olarak, tapuya yazılan müzekkereye ve tapu takyidatında müdürlüğün haczine rastlanılmamıştır" yönünde cevap verildiği görülmüştür.
Bu durumda, şikayet tarihi itibariyle şikayete konu taşınmaz üzerinde, icra takip dosyasından konulmuş, hukuken geçerli bir haczin varlığı olmadığından, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde ilk derece mahkemesince, belirtilen sebeple şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 21/10/2020 tarih ve 2020/1064 E. - 2020/1818 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 03/03/2020 tarih ve 2019/141 E. - 2020/171 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2020/8905
KARAR NO : 2021/5030
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi Armağan Keskin Sarıbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; meskeniyet şikayetinde bulunarak, Bursa İli Osmangazi ilçesi, Hüdavendigar Mahallesi, 45.2 Ada, 5 Parsel sayılı A blok Zemin Kat 2 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazı üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince; şikayetin kısmen kabulü ile taşınmazın satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli 200.000,00 TL'nin kendisine (borçluya), artanın alacaklıya ödenmesine, satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği 200.000,00 TL'den az olmamak üzere yapılmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle şikayete konu taşınmaza icra takip dosyasından konulmuş geçerli bir haciz olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Taşınmaza ilgili icra takip dosyasından konulmuş geçerli bir haciz olmadığının belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir.
Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir. Konuya ilişkin tasarruf yetkisi kısıtlamalarının tapu kütüğüne şerh verilebileceğini hükme bağlayan TMK'nun 1010. maddesi emredici nitelikte olmayıp, aynı maddenin son fıkrası uyarınca haciz şerhi verilmekle, taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. Tapuya işlenmesi, haczin kurucu unsuru olmayıp bildirici nitelik taşır. Ne var ki 3. kişilere karşı ileri sürülebilmesi için haczin tapu siciline işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda, icra dosyasının incelenmesinde; şikayet konusu taşınmaza ilişkin olarak icra müdürlüğünce verilmiş bir haciz kararı olmadığı, icra dosyasından bu taşınmazın haczi için tapu müdürlüğüne yazılmış bir haciz müzekkeresi de bulunmadığı görülmektedir. Nitekim, icra müdürlüğünün 19/04/2021 tarihli cevabi yazısında da; "....45.2 ada 5 parsel sayılı A blok Zemin Kat 2 numaralı bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazın tapu takyidatının incelenmesinde müdürlüğümüz haczine rastlanılmadığı, .....yapılan incelemede bahsi geçen taşınmaza ilişkin olarak, tapuya yazılan müzekkereye ve tapu takyidatında müdürlüğün haczine rastlanılmamıştır" yönünde cevap verildiği görülmüştür.
Bu durumda, şikayet tarihi itibariyle şikayete konu taşınmaz üzerinde, icra takip dosyasından konulmuş, hukuken geçerli bir haczin varlığı olmadığından, borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunmasında korunmaya değer bir hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde ilk derece mahkemesince, belirtilen sebeple şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile istemin kısmen kabulü yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 21/10/2020 tarih ve 2020/1064 E. - 2020/1818 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 03/03/2020 tarih ve 2019/141 E. - 2020/171 K. sayılı kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.