Toplu rehne konu taşınmazların tamamının satışı istenmeden yapılan ihalenin feshi
Gönderilme zamanı: 25 Nis 2022, 23:38
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8455
KARAR NO: 2021/9900
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi asıl borçlunun 30.01.2020 tarihinde yapılan tüm ihalelerin feshini talep ettiği, Birleşen Dosyada ise; şikayetçi ipotek borçlusu H. S.'ın 32 Nolu bağımsız bölümün, şikayetçi ipotek borçlusu N. İ.ı'nın 1 ve 38 numaralı bağımsız bölümlerin, şikayetçi ipotek borçlusu B. Y.'in 31 numaralı bağımsız bölümün ve şikayetçi ipotek borçlusu M. E. İ.'nın 14 numaralı bağımsız bölümün ihalesinin feshini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen şikayetler yönünden istemin reddi ile şikayetçiler aleyhine para cezasına hükmedildiği, işbu karara karşı asıl ve birleşen dosya şikayetçileri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Taşınmaz rehni, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan kanunun 850. maddesine göre, taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere, ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın, bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Toplu rehin, Türk Medeni Kanunu'nun "Taşınmaz birden çok ise" kenar başlığını taşıyan 855/1. maddesinde; "Birden çok taşınmazın aynı borç için rehnedilmesi, taşınmazların aynı malike veya borçtan müteselsilen sorumlu olan maliklere ait olmalarına bağlıdır" şeklinde düzenlenmiştir. Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, "üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazlar ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı, birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde, alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının teminatı ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını, ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası, alacaklı, alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında, bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 Sayılı TMK'nın 873/3. maddesinde; "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber, icra memuru ancak gerektiği kadarını satar" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemişse, açıklanan yasa hükmü gereği, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk, alacaklının, istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir (HGK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K.).
Somut olayda, 04.12.2012 tarihli, 35, 37 ve 38 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin ipotek resmi senetlerinin incelenmesinde; tamamının borçlu şirketin, alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek olarak tesis edildiği, 14 numaralı bağımsız bölümün ise asıl kredi borçlusu şirketin borçlarına müşterek borçlu müteselsil kefil olan M.E.İ. tarafından ipotek edildiği açık olup bu taşınmazın da toplu ipoteğe konu olduğunun kabulü gerekmektedir.
İpotek konusu taşınmazlar ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve alacaklı tarafından satış avansı da yatırılmak sureti ile 30.06.2014 tarihinde tüm taşınmazların satışı talep edilmiş ise de, İstanbul İli K. İlçesi G. Mah.405 Ada 52 Parsel 35 Nolu Bağımsız bölümün tapuda S. U. adına tescil edildiği ancak S.U.'a icra emrinin gönderilmediği ve toplu ipotek kapsamında kalan bu taşınmazın satışının talep edilmediği görülmektedir.
TMK'nun 850 ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiş bulunduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesi ve birlikte satış kararı verilmesi zorunludur.
O halde ilk derece mahkemesince, birleşen dosya şikayetçisi H. S. ve birleşen dosya şikayetçisi B. Y. yönünden verilen şikayetin reddi ile birleşen dosya şikayetçisi N. İ. yönünden 1 nolu bağımsız bölüm hakkında verilen şikayetin reddi kararı yerinde ise de, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, toplu ipotek kapsamında kalan 35 nolu bağımsız bölüme ilişkin ipotekli taşınmazın malikine icra emri gönderilip takibe dahil edilmeden ve toplu ipotek kapsamında kalan bu taşınmazın satışı talep edilmeden ihale yapılması usulsüz olup; asıl dosya şikayetçisi borçlu şirketin 14 ve 38 nolu bağımsız bölüm, birleşen dosya şikayetçisi M.E.İ.nın 14 nolu bağımsız bölüm ve birleşen dosya şikayetçisi N.İ.'nın 38 nolu bağımsız bölüm hakkındaki ihalenin feshi taleplerinin kabulü ile bu taşınmazlara hasren ihalenin feshi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Asıl dosya şikayetçisi T. Yapı Üretim Merkezi San.ve Tic.A.Ş. ile birleşen dosya şikayetçileri M.E.İ. ve N.İ.'nın temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 28.06.2021 tarih ve 2021/991 E. - 2021/1784 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29.12.2020 tarih ve 2020/** E.- 2020/*** K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 09/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7188
KARAR NO: 2021/8874
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun, sair şikayetlerle ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshi talebinin reddi ile ihale bedellerinin %10'u oranındaki 158.200,00 TL para cezasının borçludan alınarak hazineye irat kaydına karar verildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak şikayetin reddine ve ihale bedelleri toplamı olan 1.240.000,00 TL'nin %10'u oranında (124.000,00 TL) para cezasının borçludan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verildiği görülmüştür.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Taşınmaz rehni 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 850. maddesine göre taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Aynı Kanunun 855. maddesine göre birden fazla taşınmazın bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin=Gesaptpfand) denilmektedir. (Köprülü, Sınırlı Ayni Haklar, İstanbul 1982-1983, 2. bası sh. 291 vd.)
Kanunun 855. maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi bu rehin türü "üzerinde kurulmak istenen taşınmazlarının mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde amaç, tek bir alacağın tamamını birden fazla taşınmaz ile teminat altına almaktır, dolayısı ile birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehinli alacaklının teminatı ne denli fazla olursa olsun temelde alacağını ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşnmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde rehinli alacaklı alacağını tahsil etmişse artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası alacaklı alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 Sayılı TMK'nun 873/3. maddesine göre "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı alacağı gününde ödenmemişse açıklanan yasa hükmü gereği üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir. (HGK. 27.11.2002 T., 12-823/1020 K.) Dolayısıyla tüm taşınmazlar için takibin birlikte başlatılması ve satışının da aynı anda talep edilmesi gerekmektedir. Bu husus kamu düzeninden ve takip şartı olup, mahkemece re'sen nazara alınmalıdır.
Somut olayda, 09.07.2014 tarih ve 5824 yevmiye nolu ipotek resmi senedi incelediğinde, K. Mahallesi 447 ada 22 parselin tamamının borçluya ait olduğu ve bu parseldeki taşınmazlar üzerine alacaklı lehine 1.000.000 TL bedelle fekki bildirilinceye kadar süreli olmak üzere üst sınır ipoteği tesis edildiği, 27.02.2015 tarih ve 1349 yevmiye nolu ipotek resmi senedi incelendiğinde ise aynı parselde tamamı borçlu adına kayıtlı 44 adet taşınmaza (bağımsız bölüme) müşterek ipotek tesis edildiği ve ipotek limitinin ilave 2.000.000 TL ile 3.000.000 TL'ye çıkarıldığı görülmektedir. Takip dosyası incelendiğinde ise taşınmazların tamamı üzerinde toplu (birlikte) rehin konulmuş olmasına rağmen 28 adeti hakkında takip başlatılıp, bu taşınmazlar hakkında satış talep edildiği ve ihalenin de buna göre yapıldığı, TMK'nun 873/3. maddesi nazara alındığında toplu ipotek kapsamında bulunan taşınmazların tamamı hakkında takip başlatılması gerekirken bir kısmı hakkında takip başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ve her aşamada re'sen nazara alınması gerektiği anlaşılmakla taşınmaz ihalelerinin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz isteminin kamu düzeni nedeniyle re'sen yapılan inceleme sonucu kısmen kabulü ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 26.03.2021 tarih ve 2020/741 E. - 2021/681 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7183
KARAR NO: 2021/8445
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; ihalede alacaklı bankanın verdiği teklifin açık artırmanın başlaması için gerekli olan bedelin çok üstünde olduğunu, birden fazla taşınmaz satılmasına karşın satış masrafları muhammen bedellere oranlanmadan ihale başlangıç bedelinin belirlendiğini, taşınmazların yarı bedelin altında satılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını ileri sürerek 18.02.2020 tarihli ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece ihalenin feshi istemin reddine ve davacı aleyhine para cezasına hükmedildiği, borçlu yanca istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taşınmaz rehni, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 850. maddesine göre taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın, bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre, bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde, her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin=Gesaptpfand) denilmektedir (Köprülü-sınırlı-haklar-İstanbul 1982- 1983,2.bası sh.291 vd.).
Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, "üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı, birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde, alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının teminatı ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını, ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası, alacaklı, alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında, bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 Sayılı TMK'nun 873/3. maddesinde; "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemişse, açıklanan yasa hükmü gereği, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının, istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir (HGK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K.).
Somut olayda, 20.08.2015 tarih ve 11420 yevmiye numaralı 1345 (112 ada 22 parsel) ,1579, 1580 ve 1581 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ipotek resmi senetlerinin incelenmesinde; tamamının, borçlunun, alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek olarak tesis edildiği görülmektedir.
Ancak ipotek konusu her dört taşınmaz ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve alacaklı tarafından satış avansı da yatırılmak sureti ile, 25.05.2018, 14.11.2018 tarihinde tüm taşınmazların satışının talep edildiği, 06.02.2019 tarihinde satış talebinden vazgeçilmesi talebi üzerine taşınmazların satışının düşürüldüğü, 20.03.2019 tarihinde tüm taşınmazların satışı talep edildiği ,alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce 23.05.2019 tarihinde şikayet konusu 1345 (112 ada 22 parsel) parsel sayılı taşınmazın yeniden kıymet takdirinin yapılması gerektiği ileri sürülerek diğer 3 taşınmaz yönünden satışın devamı talep edildiği, 23.05.2019 tarihinde 3 taşınmaz için satış kararı verildiği, 3 taşınmazın 17.07.2019 tarihinde ihale edildiği, şikayet konusu 1345 (112 ada 22 parsel) parsel hakkında 03.01.2020 tarihinde satış kararı verildiği, 18.02.2020 tarihinde ihalesinin yapıldığı görülmüştür. 3 taşınmaza ilişkin 23.05.2019 tarihli satış kararında şikayet konusu taşımazın satışa çıkarılmadığı, taşınmazların ayrı ayrı satışa çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
TMK'nun 850 ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiş bulunduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesi ve birlikte satış kararı verilmesi zorunludur. Borçlu dava dilekçesinde toplu ipotek tesis edildiği ve tüm taşınmazların birlikte satışının istenmediği hususlarını belirtmemiş ise de, belirtilen yasa maddeleri emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan re'sen değerlendirilmelidir. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğundan Dairemizce resen göz önünde bulundurulmuştur.
O halde mahkemece, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, taşınmazların tamamı yerine sadece üçünün satışının talep edilerek satış kararı alınması, şikayet konusu taşınmazın satışına daha sonra karar verilmesi yasa hükümlerine aykırı olduğundan, şikayet konusu 18.02.2020 tarihli ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 05/03/2021 tarih, 2021/316 E. - 2021/572 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Salihli İcra Hukuk Mahkemesi'nin 22/09/2020 tarih, 2020/** Esas -2020/*** Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8455
KARAR NO: 2021/9900
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçiler tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi asıl borçlunun 30.01.2020 tarihinde yapılan tüm ihalelerin feshini talep ettiği, Birleşen Dosyada ise; şikayetçi ipotek borçlusu H. S.'ın 32 Nolu bağımsız bölümün, şikayetçi ipotek borçlusu N. İ.ı'nın 1 ve 38 numaralı bağımsız bölümlerin, şikayetçi ipotek borçlusu B. Y.'in 31 numaralı bağımsız bölümün ve şikayetçi ipotek borçlusu M. E. İ.'nın 14 numaralı bağımsız bölümün ihalesinin feshini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince asıl ve birleşen şikayetler yönünden istemin reddi ile şikayetçiler aleyhine para cezasına hükmedildiği, işbu karara karşı asıl ve birleşen dosya şikayetçileri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği görülmektedir.
Taşınmaz rehni, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan kanunun 850. maddesine göre, taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere, ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın, bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Toplu rehin, Türk Medeni Kanunu'nun "Taşınmaz birden çok ise" kenar başlığını taşıyan 855/1. maddesinde; "Birden çok taşınmazın aynı borç için rehnedilmesi, taşınmazların aynı malike veya borçtan müteselsilen sorumlu olan maliklere ait olmalarına bağlıdır" şeklinde düzenlenmiştir. Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, "üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazlar ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı, birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde, alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının teminatı ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını, ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası, alacaklı, alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında, bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 Sayılı TMK'nın 873/3. maddesinde; "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber, icra memuru ancak gerektiği kadarını satar" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemişse, açıklanan yasa hükmü gereği, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk, alacaklının, istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir (HGK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K.).
Somut olayda, 04.12.2012 tarihli, 35, 37 ve 38 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin ipotek resmi senetlerinin incelenmesinde; tamamının borçlu şirketin, alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek olarak tesis edildiği, 14 numaralı bağımsız bölümün ise asıl kredi borçlusu şirketin borçlarına müşterek borçlu müteselsil kefil olan M.E.İ. tarafından ipotek edildiği açık olup bu taşınmazın da toplu ipoteğe konu olduğunun kabulü gerekmektedir.
İpotek konusu taşınmazlar ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve alacaklı tarafından satış avansı da yatırılmak sureti ile 30.06.2014 tarihinde tüm taşınmazların satışı talep edilmiş ise de, İstanbul İli K. İlçesi G. Mah.405 Ada 52 Parsel 35 Nolu Bağımsız bölümün tapuda S. U. adına tescil edildiği ancak S.U.'a icra emrinin gönderilmediği ve toplu ipotek kapsamında kalan bu taşınmazın satışının talep edilmediği görülmektedir.
TMK'nun 850 ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiş bulunduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesi ve birlikte satış kararı verilmesi zorunludur.
O halde ilk derece mahkemesince, birleşen dosya şikayetçisi H. S. ve birleşen dosya şikayetçisi B. Y. yönünden verilen şikayetin reddi ile birleşen dosya şikayetçisi N. İ. yönünden 1 nolu bağımsız bölüm hakkında verilen şikayetin reddi kararı yerinde ise de, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, toplu ipotek kapsamında kalan 35 nolu bağımsız bölüme ilişkin ipotekli taşınmazın malikine icra emri gönderilip takibe dahil edilmeden ve toplu ipotek kapsamında kalan bu taşınmazın satışı talep edilmeden ihale yapılması usulsüz olup; asıl dosya şikayetçisi borçlu şirketin 14 ve 38 nolu bağımsız bölüm, birleşen dosya şikayetçisi M.E.İ.nın 14 nolu bağımsız bölüm ve birleşen dosya şikayetçisi N.İ.'nın 38 nolu bağımsız bölüm hakkındaki ihalenin feshi taleplerinin kabulü ile bu taşınmazlara hasren ihalenin feshi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Asıl dosya şikayetçisi T. Yapı Üretim Merkezi San.ve Tic.A.Ş. ile birleşen dosya şikayetçileri M.E.İ. ve N.İ.'nın temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nin 28.06.2021 tarih ve 2021/991 E. - 2021/1784 K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 29.12.2020 tarih ve 2020/** E.- 2020/*** K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 09/11/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7188
KARAR NO: 2021/8874
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun, sair şikayetlerle ihalenin feshi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, ihalenin feshi talebinin reddi ile ihale bedellerinin %10'u oranındaki 158.200,00 TL para cezasının borçludan alınarak hazineye irat kaydına karar verildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak şikayetin reddine ve ihale bedelleri toplamı olan 1.240.000,00 TL'nin %10'u oranında (124.000,00 TL) para cezasının borçludan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verildiği görülmüştür.
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Taşınmaz rehni 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 850. maddesine göre taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Aynı Kanunun 855. maddesine göre birden fazla taşınmazın bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin=Gesaptpfand) denilmektedir. (Köprülü, Sınırlı Ayni Haklar, İstanbul 1982-1983, 2. bası sh. 291 vd.)
Kanunun 855. maddesinde de açıkça ifade edildiği gibi bu rehin türü "üzerinde kurulmak istenen taşınmazlarının mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde amaç, tek bir alacağın tamamını birden fazla taşınmaz ile teminat altına almaktır, dolayısı ile birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehinli alacaklının teminatı ne denli fazla olursa olsun temelde alacağını ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşnmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde rehinli alacaklı alacağını tahsil etmişse artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası alacaklı alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 Sayılı TMK'nun 873/3. maddesine göre "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı alacağı gününde ödenmemişse açıklanan yasa hükmü gereği üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir. (HGK. 27.11.2002 T., 12-823/1020 K.) Dolayısıyla tüm taşınmazlar için takibin birlikte başlatılması ve satışının da aynı anda talep edilmesi gerekmektedir. Bu husus kamu düzeninden ve takip şartı olup, mahkemece re'sen nazara alınmalıdır.
Somut olayda, 09.07.2014 tarih ve 5824 yevmiye nolu ipotek resmi senedi incelediğinde, K. Mahallesi 447 ada 22 parselin tamamının borçluya ait olduğu ve bu parseldeki taşınmazlar üzerine alacaklı lehine 1.000.000 TL bedelle fekki bildirilinceye kadar süreli olmak üzere üst sınır ipoteği tesis edildiği, 27.02.2015 tarih ve 1349 yevmiye nolu ipotek resmi senedi incelendiğinde ise aynı parselde tamamı borçlu adına kayıtlı 44 adet taşınmaza (bağımsız bölüme) müşterek ipotek tesis edildiği ve ipotek limitinin ilave 2.000.000 TL ile 3.000.000 TL'ye çıkarıldığı görülmektedir. Takip dosyası incelendiğinde ise taşınmazların tamamı üzerinde toplu (birlikte) rehin konulmuş olmasına rağmen 28 adeti hakkında takip başlatılıp, bu taşınmazlar hakkında satış talep edildiği ve ihalenin de buna göre yapıldığı, TMK'nun 873/3. maddesi nazara alındığında toplu ipotek kapsamında bulunan taşınmazların tamamı hakkında takip başlatılması gerekirken bir kısmı hakkında takip başlatılmasının usul ve yasaya aykırı olduğu ve her aşamada re'sen nazara alınması gerektiği anlaşılmakla taşınmaz ihalelerinin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz isteminin kamu düzeni nedeniyle re'sen yapılan inceleme sonucu kısmen kabulü ile Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 26.03.2021 tarih ve 2020/741 E. - 2021/681 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13/10/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7183
KARAR NO: 2021/8445
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; ihalede alacaklı bankanın verdiği teklifin açık artırmanın başlaması için gerekli olan bedelin çok üstünde olduğunu, birden fazla taşınmaz satılmasına karşın satış masrafları muhammen bedellere oranlanmadan ihale başlangıç bedelinin belirlendiğini, taşınmazların yarı bedelin altında satılarak müvekkilinin zarara uğratıldığını ileri sürerek 18.02.2020 tarihli ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece ihalenin feshi istemin reddine ve davacı aleyhine para cezasına hükmedildiği, borçlu yanca istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Taşınmaz rehni, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 850 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 850. maddesine göre taşınmaz rehninin ipotek veya ipotekli borç senedi ve irat senedi şeklinde kurulabileceği, başka herhangi bir şekilde kurulamayacağı açıkça ifade edilmiştir. Bu ifadeden de anlaşılacağı üzere ipotek, taşınmaz rehninin bir türüdür ve bir borcun ödenmesinin taşınmazla teminat altına alınması hukuki ilişkisine dayanır. İpotek, taşınmaza taalluk eden haklardandır. Birden fazla taşınmazın, bir alacağın teminine tahsis edilmesi mümkündür. Bu durum toplu rehin kurulması veya rehin yükünün paylaştırılması yoluyla sağlanabilir.
Uygulama ve öğretide yer alan tanımlamaya göre, bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde, her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin (kollektif rehin-müşterek rehin, birlikte rehin=Gesaptpfand) denilmektedir (Köprülü-sınırlı-haklar-İstanbul 1982- 1983,2.bası sh.291 vd.).
Yasa metninde de açıkça ifade edildiği gibi, bu rehin türü, "üzerinde rehin kurulmak istenen taşınmazların mülkiyetinin aynı kişiye ait olması" ya da "taşınmazların ayrı kişilerin mülkiyetinde, yani taşınmazların malikleri farklı kimseler ise, bu kişilerin güvence altına alınmak istenen borçtan müteselsil olarak sorumlu bulunmaları" hallerinde kurulabilmektedir. Bu şartlar yoksa toplu rehin kurulamaz.
Toplu rehinde, tek bir alacağın tamamı, birden fazla taşınmaz ile teminata alınmış olup, birden fazla taşınmaz üzerinde kurulu rehinler arasında hukuki bağlılık vardır ve bu bağ içerisinde, alacaklının alacağını tahsil etmesi asıldır. Rehin alacaklısının teminatı ne denli fazla olursa olsun, temelde alacağını, ancak bir kere elde edebileceğinin de unutulmaması gerekir. Böylece rehinli taşınmazlardan birisinin paraya çevrilmesi halinde, rehin alacaklısı alacağını tahsil etmişse, artık diğer taşınmaz üzerindeki rehnin konusu kalmayacak ve sona erecektir. Kısacası, alacaklı, alacağının tutarını bir kez isteyebilir. Alacağı tümüyle karşılandığında, bütün taşınmazlar hakkındaki rehin hakkının sona ermesi gerekir.
4721 Sayılı TMK'nun 873/3. maddesinde; "Aynı alacak için birden fazla gayrimenkul üzerinde rehin tesis edilmiş ise, alacaklı bunların aynı zamanda satılmasını talep etmeye mecburdur. Bununla beraber icra memuru ancak gerektiği kadarını satar" hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, toplu rehin durumunda, ipotek alacaklısı, alacağı gününde ödenmemişse, açıklanan yasa hükmü gereği, üzerinde toplu (birlikte) rehin kurulmuş olan taşınmazların her birinin aynı zamanda satılmasını talep etmek zorundadır. Bu zorunluluk alacaklının, istediği taşınmazı sattırarak keyfi davranmayı önlemeye yöneliktir (HGK. 27.11.2002. T, 12-823/1020 K.).
Somut olayda, 20.08.2015 tarih ve 11420 yevmiye numaralı 1345 (112 ada 22 parsel) ,1579, 1580 ve 1581 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin ipotek resmi senetlerinin incelenmesinde; tamamının, borçlunun, alacaklı bankadan doğmuş ve doğacak borçlarına ilişkin olarak üst sınır ipoteği şeklinde toplu ipotek olarak tesis edildiği görülmektedir.
Ancak ipotek konusu her dört taşınmaz ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve alacaklı tarafından satış avansı da yatırılmak sureti ile, 25.05.2018, 14.11.2018 tarihinde tüm taşınmazların satışının talep edildiği, 06.02.2019 tarihinde satış talebinden vazgeçilmesi talebi üzerine taşınmazların satışının düşürüldüğü, 20.03.2019 tarihinde tüm taşınmazların satışı talep edildiği ,alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce 23.05.2019 tarihinde şikayet konusu 1345 (112 ada 22 parsel) parsel sayılı taşınmazın yeniden kıymet takdirinin yapılması gerektiği ileri sürülerek diğer 3 taşınmaz yönünden satışın devamı talep edildiği, 23.05.2019 tarihinde 3 taşınmaz için satış kararı verildiği, 3 taşınmazın 17.07.2019 tarihinde ihale edildiği, şikayet konusu 1345 (112 ada 22 parsel) parsel hakkında 03.01.2020 tarihinde satış kararı verildiği, 18.02.2020 tarihinde ihalesinin yapıldığı görülmüştür. 3 taşınmaza ilişkin 23.05.2019 tarihli satış kararında şikayet konusu taşımazın satışa çıkarılmadığı, taşınmazların ayrı ayrı satışa çıkarıldığı anlaşılmaktadır.
TMK'nun 850 ve 873. maddeleri uyarınca, aynı alacaktan dolayı birden fazla taşınmaz üzerinde toplu ipotek tesis edilmiş bulunduğundan, tüm taşınmazların birlikte satışının istenmesi ve birlikte satış kararı verilmesi zorunludur. Borçlu dava dilekçesinde toplu ipotek tesis edildiği ve tüm taşınmazların birlikte satışının istenmediği hususlarını belirtmemiş ise de, belirtilen yasa maddeleri emredici nitelikte olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan re'sen değerlendirilmelidir. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görev olduğundan Dairemizce resen göz önünde bulundurulmuştur.
O halde mahkemece, birden fazla taşınmaz hakkında takip yapılmasına karşılık, taşınmazların tamamı yerine sadece üçünün satışının talep edilerek satış kararı alınması, şikayet konusu taşınmazın satışına daha sonra karar verilmesi yasa hükümlerine aykırı olduğundan, şikayet konusu 18.02.2020 tarihli ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 05/03/2021 tarih, 2021/316 E. - 2021/572 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Salihli İcra Hukuk Mahkemesi'nin 22/09/2020 tarih, 2020/** Esas -2020/*** Karar sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.