1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Tek bir taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasının harca tabi olduğu

Gönderilme zamanı: 25 Nis 2022, 23:40
gönderen Hepsihukuk
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/904
KARAR NO : 2021/2390




İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MALATYA 1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : ...
NUMARASI : ...
DAVACI : F.E.
VEKİLİ : Av.Y.E.

DAVALI : GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI ÇANKAYA VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
VEKİLİ : Av. K.K.
DAVANIN KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)
KARAR TARİHİ :05/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ :05/11/2021


Yukarıda tarih ve numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararının Dairemizce istinaf yoluyla tetkikinin istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Dairemize gönderilmiş olup, dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü;

Davacı vekili dava dilekçesinde, Malatya İcra Müdürlüğünün 2018/*** esas sayılı takip dosyasında 15/10/2020 tarihli talepleri ile "dosya kapsamında diğer tüm satış ve haciz taleplerinin aynen kalmak kaydı ile sadece Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, Çilesiz Mahallesi, **** ada ve * numaralı parsel üzerindeki hacizlerin kaldırılması"nın istendiğini, ancak Malatya İcra Müdürlüğü 15/10/2020 tarihli kararında, 15/10/2020 tarihli tensip kararına ek olarak alacaklı vekilinin haciz kaldırma talebinin, bakiye kalan 2.504.607,09 Türk lirası tahsil harcının dosyanın satış görmüş olması nedeni ile tahsil harcının %11,38 üzerinden 285.024,28 Türk lirası olarak alınmasına buna mukabil talepte yazılı taşınmaz kaydındaki haczin kaldırılmasına" şeklinde hüküm kurduğunu, müvekkilinin dosyadaki alacağını alacağın temliki hükümlerine göre Vakıfbanktan devraldığını, asıl alacaklı olan Vakıfbank'ın her türlü harç ve teminattan muaf olduğunu, müvekkilinin dosyadaki alacağını Vakıfbank'tan temlik aldığına göre Vakıfbank'ın sahip olduğu tüm hakların müvekkile geçtiğini, Vakıfbank'ın tüm harçlardan muaf olduğunun yargı kararları ile sabit olduğunu, dosyada bir taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılmasının haricen tahsil anlamına gelmediğini ve tahsil harcının da alınamayacağını, bu dosyadaki talepleri ile sadece bir taşınmazdaki haczin kaldırıldığını, bu nedenlerden dolayı Malatya İli, Yeşilyurt İlçesi, Çilesiz Mahallesi **** ada ve * numaralı parsel üzerindeki hacizlerin kaldırılması yönündeki taleplerine ilişkin icra müdürlüğünce verilen 15/10/2020 tarihli kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece dosya üzerinden yapılan yargılama neticesinde, tek bir taşınmaz dahi olsa haciz kaldırma talebinin, haricen tahsile karine teşkil ettiği, dosya satış işlemi görmüş olduğundan harç oranının da doğru belirtildiği, davacı her ne kadar dosya alacağını kamu bankasından temlik almış ise de, bankalara yönelik harçtan muaf olma istisnasından yararlanamayacağı gerekçesiyle şikâyetin reddine karar verildiği görülmüştür.

Öncelikle belirtilmelidir ki; harç, yapılan bir hizmet karşılığı olarak Devletin aldığı paradır. Medeni Usul Hukukunda olduğu gibi, İcra hukukunda da harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir.

492 sayılı Harçlar Kanununun 28/b maddesine göre, tahsil harcı alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilir.

İcra ve İflas Kanununun 15. maddesi ise, kanunda tersine hüküm bulunmadıkça, bütün harç ve masrafların borçluya ait olduğunu, bunların neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunacağını öngörmektedir.

Harçlar Kanununun 32. maddesine göre de, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf ödeyebilir ve ödenen bu para sonuçta ayrıca bir isteğe gerek olmaksızın hükümde nazara alınır.

Değinilen bu kanun hükümlerine göre, tahsil harcının sorumlusu daima borçludur (İcra ve İflas Kanunu, md.15). Bu harcın, Kanun (492 sayılı Harçlar Kanunu md.28/b) gereği İcra Dairesince alacağın ödenmesi sırasında yatırılan paradan tahsil edilmesi, sorumlusunun borçlu olduğu yönündeki düzenleme bakımından sonuca etkili değildir; borçlunun söz konusu sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. İcra ve İflas Kanununun 12. maddesi hükmü de gözetildiğinde, borçlunun borcu, yatırılan paradan kesilerek ödenen tahsil harcı kadar devam edeceğinden, alacaklının ödediğini zannettiği harç miktarı kadar takibe devam hakkı vardır.

Yani, alacaklı, gerçekte borçlunun sorumluluğu altında bulunan ve ancak yatırılan paradan kesilen tahsil harcını borçludan alma hakkına sahiptir. Zaten alacağın tamamı karşılanana kadar tahsilata devam edilir.

Bu düzenlemelere paralel olarak; Hukuk Genel Kurulunun 22/09/2004 tarihli, 2004/12-491 esas, 2004/413 karar ile 15/01/2014 tarihli 2013/12-2258 esas, 2014/7 karar sayılı kararlarında da, paranın tahsili anında Devletin harçla ilgili kaybını önlemek ve Harçlar Kanununun 128. maddesindeki memur mesuliyetini azaltmak amacı ile ilerde borçludan alınmak üzere, tahsil harcının, alacaklıya ödeme yapıldığı sırada alacaklıdan alınacağı belirtilmiştir.

İcra ve İflas Kanununun 15. maddesi uyarınca gerçekte borçluya ait olan tahsil harcının, konuya ilişkin bir başka düzenlemeyi içeren 492 sayılı Harçlar Kanununun 28/b maddesindeki hüküm çerçevesinde yatırılan paradan alınmış olması, sonuçta bu miktarın borçludan alınıp alacaklıya ödenmesine olanak veren yasal düzenlemeler karşısında, hukuka aykırı değildir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 03.12.2008 tarihli, 2008/12-715 E, 2008/717 K. ile 15.01.2014 tarihli, 2013/12-2258 E, 2014/7 K. sayılı kararları). (Yargıtay 12. HD'nin 15.06.2016 tarihli, 2016/13137 E, 2016/16960 K. sayılı içtihadı).

Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 11/10/2016 tarih 2016/4198 esas ve 2016/21253 karar sayılı ilâmında belirtildiği üzere tahsil harcının %11,38 oranında uygulanması için tüm taşınmazların değil takip konusu taşınmazlardan birinin satılması yeterli kabul edilmektedir.

Yargıtay 12. HD'nin içtihatları ve 696 sayılı KHK'nın açık düzenlemesi gereği şikâyete konu olayda tahsil harcı yükümlüsünün borçlu olması ve ihale sonrası elde edilen paranın borçludan tahsil edilen para hükmünde olması karşısında, tahsil edilen ve borçlunun sorumlu olduğu paradan tahsil harcının kesilmesinin doğal olduğu, 696 sayılı KHK gereği bankanın alacaklı olduğu dosyadaki muafiyetinin borçluya sirayet etmeyeceği nedenle, tahsil edilen paradan icra müdürlüğünün tahsil harcı kesmesinin usûl ve yasaya uygun olduğu, icra müdürlüğünün 15/10/2020 tarihli işleminin ve ilk derece mahkemesince şikayetin reddine ilişkin kararı yerindedir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istemin reddine ilişkin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olup HMK'nın 353/1(b)-1. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde istinaf başvurusunun esastan reddine,

Kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dosya kapsamı, delil durumu ve takip dosyası içeriğine göre MALATYA 1. İCRA HUKUK MAHKEMESİ'nin 2020/347 esas, 2021/81 karar sayılı kararında vakıa ve hukuki değerlendirmesi usûl ve esas yönünden hukuka uygun olup, HMK'nın 353/1(b)-1. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde istinaf başvurusunun esastan REDDİNE,
2-Peşin alınan istinaf karar harcının mahsup ve yeterliliğine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda tarafların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.05/11/2021