1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

İş sahibinin vekalet verdiği avukattan başka bir avukatı daha işe dahil etmek istemesi hali

Gönderilme zamanı: 26 Kas 2022, 00:03
gönderen Hepsihukuk
İş sahibinin vekalet verdiği avukattan başka bir avukatı daha işe dahil etmek istemesi halinde bu hususun ilk vekalet verilmiş avukata bildirilmesi yükümlülüğüne ilişkin kuralın(Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 39. madde) iptali.

ÖZET;
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinde, “İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekalet vermek isterse, ikinci avukat işi kabul etmeden önce, ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir.” kuralına yer verilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 172. maddesinde ise, iş sahibinin vekalet verdiği avukattan başka bir avukatı daha işe dahil etmek istemesi halinde bu hususun ilk vekalet verilmiş avukata bildirilmesi yükümlülüğünün iş sahibi için öngörüldüğü, ilk avukatın bu duruma muvafakat etmemesi halinde ise taraflar arasındaki güven ilişkisi zedeleneceğinden ilk avukatın bu yöndeki irade beyanına vekalet akdinin kendiliğinden sona ermesi hukuki sonucu bağlanarak yapılacak iş veya hukuki yardım karşılığında taraflarca başlangıçta kararlaştırılan avukatlık ücretinin ödenmesi yükümlülüğünün de iş sahibine yüklendiği anlaşılmaktadır.

Böylelikle ilk avukat, tıpkı iş sahibi tarafından haksız olarak azledilen avukatın hak edeceği vekalet ücretine hak kazanmış olacaktır.

Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararları incelendiğinde, dava konusu meslek kuralının, ilk avukatın müvekkilini temsilen baktığı dava veya takip yahut hukuki yardım için göstermiş olduğu çaba ve emeğin karşılığında hak ettiği vekalet ücretinin korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Nitekim Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:… K:… sayılı kararında da bu durum, tamamen infaz edilen ve hiçbir emek harcanmayan dosyada şikayetçi avukatın alması gereken ücretin tahsil edilmesi şeklinde ortaya çıkan ikinci avukatın eyleminin meslektaşının emeğine saygısızlık ve ilk avukatın emeğinden haksız kazanç sağlanması şeklinde değerlendirildiği görülmektedir.

Buna karşın Avukatlık Kanununda yer alan düzenleme gereği, iş sahibi tarafından ilk avukattan muvafakat istenmesi ile birlikte ilk avukat zaten durumdan haberdar olmakta, muvafakat verilmemesi halinde de vekalet ücretine hak kazanmaktadır.

Bu durumda, dava konusu meslek kuralı ile iş sahiplerinin ilk avukattan muvafakat alma yükümlülüğüne uymadığı haller için ikinci avukata yazılı bildirim yükümlülüğü getirildiği anlaşılmakta ise de; Kanunda öngörülmemiş olan bir yükümlülüğe riayet edilmemesi nedeniyle ikinci avukatın cezalandırılması yoluna gidilmesi sebebiyle cezaların yasallığı ilkesine de aykırılık oluşturan dava konusu meslek kuralında üst hukuk normlarına ve hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Öte yandan dava konusu meslek kuralının, TBB Meslek Kurallarının “İş sahipleri ile ilişkiler” başlığı altında düzenlenmesi, “Meslektaşlar arası dayanışma ve ilişkiler” başlığı altında düzenlenmemiş olması nedeniyle de avukatların birbirleriyle ilişkileri açısından bir ilke belirlenmesi amacına yönelik olmadığı da açıktır.

Davacının ”uyarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının incelenmesi:
Şikayetçi avukat tarafından takip edilen dava dosyalarına yazılı bildirimde bulunmadan vekaletname sunduğu ve duruşmalara katıldığı gerekçesiyle davacı avukata uyarma cezası verilmiş ve bu karar da Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun dava konusu kararı ile onanmış ise de; uyarma cezasının tesisinde dayanak alınan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesi üst hukuk normlarına aykırı bulunarak iptal edildiğinden, davacı hakkında tesis edilen uyarma cezasına ilişkin dava konusu işlemlerde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.




T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE

Esas No : 2018/3442
Karar No : 2022/3149



DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
1- … Barosu’na kayıtlı avukat olan davacının, ”uyarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin … Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ve;

2- Bireysel işleme dayanak olan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinde yer alan kuralın 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 110. maddesinde sayılan Türkiye Barolar Birliğinin temel görevlerini yerine getirme amacına hizmet edecek nitelik taşımadığı gibi bağımsız savunmayı serbestçe temsil eden avukatlığın amacı ile de bağdaşmadığı, dava konusu kuralın, Avukatlık Kanununun 34., 76., 110., 134. 172. maddelerine ve Türk Medeni Kanununun 2. maddesine aykırı olduğu, kuralın amacının, eski avukatın takip ettiği dosyalarda ücret almadığı hallerde yeni avukatın işi alması durumunda, eski avukatın alacağına kavuşmasında mesleki dayanışmanın sağlanmaya çalışılması olduğu, bu halde ise yeni avukatın ancak müvekkiline eski avukata ücretin ödenmesi konusunda telkinde bulunabileceği, dolayısıyla yeni avukatın eski avukata yazılı bildirimde bulunmasının somut olarak hiçbir geçerliliğinin bulunmadığı, yeni avukatın eski avukattan işi alma konusunda muvafakat almasının ise mesleki bağımsızlık gereği düşünülemeyeceği, bu nedenle kuralın günümüz mesleki hayata katkı sağlamadığı, hukuki faydadan uzak olduğu ve hiçbir amaca hizmet etmediği belirtilmiştir.

Dava konusu uyarma cezasına ilişkin işlem yönünden ise, müvekkillerinin önceki avukatla hukuki ilişkilerinin bittiğini beyan etmeleri ve artık bu dosyaların kendisi tarafından takip edilmesini istemeleri üzerine dosyaların düşmesini önlemek amacıyla önceki avukata yazılı bildirimde bulunmaya gerek duyulmadan dosyalara vekaletname sunulduğu, Avukatlık Kanununun 172. maddesinde, yazılı muvafakat alma yükümlülüğünün iş sahibine yüklendiği, iş sahiplerinin de noter onaylı beyanlarından önceki avukatın bu muvafakati verdiğinin anlaşıldığı, davacı avukatın, müvekkillerinin beyanlarına rağmen eski avukattan yazılı muvafakat alınıp alınmadığını sorgulamasının avukat-müvekkil arasındaki güven duygusunu zedeleyebileceği, meslek kuralı ile korunmak istenen hukuki değerin ihlal edilmediği, zira önceki avukatın vekalet ücreti alacağına yönelik müvekkillerine karşı hukuki girişiminin bulunmadığı, şikayet hakkının kötüye kullanıldığı, öte yandan suç ve cezaların yasallığı ilkesi uyarınca, hangi hallerde disiplin cezasının verilebileceği ancak yasada sayılması halinde mümkün olup uyarma cezasına disiplin cezaları arasında yer verilmekle birlikte hangi hallerde verilebileceği Avukatlık Kanununda sayılmadığından dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ve iptali gerektiği ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMASI :
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİNİN SAVUNMASI : Uluslararası mevzuatta dava konusu Meslek Kuralına benzer nitelikte düzenlemelere yer verildiği (Örneğin Paris Barosu İç Tüzüğü m.9.1.; Alman Meslek Kuralları m.15; Vod Kanunu Meslek Kuralları m.35; Avrupa Birliği Meslek Kuralları m.5.5.), dava konusu düzenlemenin amacının, dava dilekçesinde belirtildiği gibi ilk avukatın alacağına kavuşmasının sağlanması olmayıp bilgilendirme yükümlülüğü, mesleki dayanışma ve düzen gelenekleri ile meslektaşlık hukukunun bir gereği olduğu, aksi durumun davayı takip hakkı bulunan ilk avukatın emeğine saygısızlık oluşturabileceği, avukatlık hukukuna dair muhtelif eserlerde de söz konusu davranışın haksız rekabete yol açan, nezaketsiz tutum ve meslektaşlık hukukuna riayetsizlik olarak nitelendirildiği, üstlendikleri görevi bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmekle yükümlü olan avukatların, mesleki çalışmalarını da kamunun inancını ve mesleğe olan güvenini sarsmamaya özen göstererek yürütmek zorunda oldukları, bu nedenle avukatların ikinci avukat olarak iş kabul etmeden önce ilk vekalet verilen avukata yazı ile bilgi vermek zorunda olduğu, müvekkilinin sözlü beyanının bu yükümlülüğün yerine getirilmesi açısından yeterli olmadığı, somut olayda ise, davacının şikayetçi avukata yazılı bildirimde bulunmadan ikinci avukat olarak dava dosyalarına vekaletname sunduğu, şikayetçi avukatın hazır olduğu duruşmaya katıldığı ve böylelikle dava konusu Meslek Kuralına aykırı hareket ettiğinin sabit olduğu anlaşıldığından tesis edilen dava konusu disiplin yaptırımında hukuka aykırılık bulunmadığı, öte yandan Avukatlık Kanununun 172. maddesinde yer alan düzenleme ile dava konusu Meslek Kuralının birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu, her ne kadar bahsi geçen yasa maddesinde muvafakat alma yükümlülüğü iş sahibine yüklenmiş ise de Meslek Kuralında bunun aksine ikinci avukata yazılı bildirim yükümlülüğü getirilerek mesleki nezaketin ve emeğin korunmasının amaçlandığı, diğer taraftan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının Avukatlık Kanununun 110. ve 117. maddeleri uyarınca görevlendirilen Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu tarafından kabul edilen kurallar olduğu, Avukatlık Kanununun 34. maddesinde bu kurallara uyma yükümlülüğü getirdiği, aynı Kanunun 134. maddesinde ise bu kurallara uymamanın disiplin suçu oluşturacağı belirtildiğinden suçta ve cezada yasallık ilkesine aykırı bir yönün bulunmadığı belirtilerek haksız açılan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

… BAROSU BAŞKANLIĞININ SAVUNMASI : Avukatlık Kanununun 110. maddesinde, mesleğin düzen ve geleneklerini korumak, meslek mensuplarının aralarındaki meslek bağını kuvvetlendirmek, uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek, Türkiye Barolar Birliğinin görevleri arasında yer aldığı, Kanunun 76. maddesinde ise, meslek mensuplarının birbirleri ile ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak, meslek düzenini, saygınlığını ve ahlakını savunmak ve korumak, Baroların görevleri arasında sayıldığı, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararlarında, maddenin düzenleme amacının, ilk avukatın ücretini tahsil etmesi konusunda müvekkili ile mutabakat sağlaması amacına yönelik olduğu, bir meslektaşının yerine geçmeyi kabul eden avukatın yazılı olarak meslektaşına haber vermesi, varsa alacağı ücretin tahsiline çalışması, meslektaşlık hukukunun gereği olduğunun ifade edildiği, maddenin uluslararası düzenlemelerde de karşılığının bulunduğu, dava konusu düzenlemede, meslek onuruna ve kamu yararına aykırı bir yönün bulunmadığı, öte yandan sabit olan davacı eylemi ile verilen cezanın orantılı olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ :
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu işlemlerin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, … Barosuna kayıtlı avukat olan davacının uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin onanmasına ilişkin Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunun … gün ve E: …, K:… sayılı kararı ile bu kararlara dayanak olan Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde, avukatların, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlü oldukları, 134. maddesinde, avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, meslekî çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanacağı kurala bağlanmış, aynı Kanunun 135/1. maddesinde ise, uyarma cezasının; avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesi olduğu kurala bağlanmıştır.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları 39. Maddesinde ise , iş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekalet vermek isterse, ikinci avukatın işi kabul etmeden önce, ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi vermesi gerektiği şeklindedir.
Dosyanın incelenmesinden … Barosu avukatı olan davacının , şikayet eden avukatın davacı vekili olarak takip ettiği …Asliye Hukuk Mahkemesinin …, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyalarına 12.05.3015 günü UYAP üzerinden vekaletname sunduğu ve 26.05.2015 günlü duruşmaya katıldığı, şikayetli avukatın yeni vekil olduğunu tarafına bildirmediği gerekçesiyle şikayette bulunması üzerine eyleminin sübuta erdiğinden bahisle uyarma cezası ile cezalandırıldığı ve yapılan itirazın ise reddedilerek cezanın kesinleştiği, davacı tarafından disiplin cezası verilmesine ilişkin işlemin ve dayanağı olan Meslek Kurallarının 39. maddesinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Meslek Kuralları bir mesleğin uygulanmasında düzeni , çalışma barışını, mesleğe duyulan saygınlığı ve güveni artırmak için ortak bir kabulle ortaya konulmuş kurallar olup iptali istenilen 39. maddede düzenlenen ikinci avukatın işi kabul etmeden önce ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi verilmesi de mesleki dayanışmaya , diğer meslektaşın hukukunu, emeğini, saygınlığını korumaya yönelik olduğu anlaşıldığından bu maddenin iptali isteminde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Davacının uyarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemin iptali istemine gelince, olayda davacının ilk avukata yazılı olarak bilgi verildiğine ilişkin bir belgeyi dosyaya sunmadığı açık olup diğer iddiaları işlemi kusurlandırmadığından işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, davanın gerek Meslek Kuralları 39. maddesinin gerekse davacının uyarma disiplin cezası ile cezalandırılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 27.04.2022 tarihinde, davacı vekili Av. … ile davalı … Barosu Başkanlığı vekilinin gelmediği, diğer davalı Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı vekili …’in geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Gelen tarafa usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra gelen tarafa son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY:
Av. … tarafından takip edilen dava dosyalarına Av. …, Av. … ve Av. … tarafından Av. …’a bildirimde bulunmadan vekaletname sunulduğunun şikayetçi avukat tarafından duruşma tutanakları ile vekalet harç makbuzları da eklenerek 04.06.2015 tarihli dilekçe ile … Barosu Başkanlığına bildirilmesi üzerine başlatılan disiplin soruşturmasında, … Barosu Yönetim Kurulu’nun … tarih ve … sayılı kararı ile şikayet edilen avukatlardan sadece Av. …’ın duruşmalara girdiği ve işlemler yaptığı, diğer avukatların ise hiçbir işlem yapmadığı ve duruşmalara katılmadığı dikkate alınarak Av. … ve Av. … hakkında disiplin kovuşturması açılmasına yer olmadığı kararı verilmiş, davacı Avukat … hakkında ise disiplin kovuşturması açılmıştır. Davacı savunmasında, müvekkillerinin daha önceden açılmış olan davaları takip eden avukatla vekalet ilişkisini sonlandırdıklarını beyan etmeleri üzerine dosyaların takipsiz kalması ve düşmesini engellemek, hukuken yapılması gereken işlemlerin bir an önce yapılmasını sağlamak amacıyla dava dosyalarına vekaletname sunduğunu beyan etmiş, bu hususta davacının savunmasını doğrular nitelikte müvekkillerinin … Noterliğinin … yevmiye numaralı 13.06.2017 tarihli beyanlarını da dosyaya sunmuştur. Öte yandan davacının talebi üzerine baro disiplin kurulunca yapılan duruşmada, davacı, meslektaşının muvafakatinin bulunmadığını duruşma sırasında öğrendiğini, müştekinin vekalet ücreti konusunda müvekkillerine yönelttiği herhangi bir icra takibi veya davanın bulunmadığını beyan ettiği görülmüştür.

… Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile TBB Meslek Kurallarının 39. maddesi gereği ikinci avukatın işi kabul etmeden önce ilk vekalet verilen avukata yazı ile bilgi vermesi gerektiği, burada bildirim yükümlülüğünde bulunması gereken kişinin müvekkili değil kendisi olduğu, müvekkilinin ilk avukatla vekalet ilişkisini sonlandırdığına dair beyanının ise bu yükümlülüğü ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle davacının sicil durumu da gözetilerek uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu karara yapılan itiraz üzerine Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının itirazı reddedilerek Baro Disiplin Kurulu kararının onanması üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

HUKUKİ SÜREÇ :
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 110. maddesinin birinci fıkrasının 16. bendinde, uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek, Birliğin görevleri arasında sayılmış, aynı Kanunun 117. maddesinde ise uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit etmek görevi Birlik Genel Kuruluna verilmiştir.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kuralları, Genel Kurallar, Yargı Organlarıyla ve Adli Mercilerle İlişkiler, Meslektaşlar Arası Dayanışma ve İlişkiler, İş Sahipleriyle İlişkiler, Avukatların Barolarla ve TBB ile İlişkileri, Yürürlük ve Uygulama Alanı olmak üzere 6 başlıkta ve toplamda 50 madde halinde belirlenerek Türkiye Barolar Birliği’nin 8-9 Ocak 1971 tarihli 4. Genel Kurulu’nda kabul edilmiş ve 26 Ocak 1971 tarihli Türkiye Barolar Birliği Bülteni’nde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:
İlgili Mevzuat:

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 135. maddesinde, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; “belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.” şeklinde tanımlanmıştır.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlığın mahiyeti” başlıklı 1. maddesinde, Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. (Değişik 2. fıkra: 02.05.2001 – 4667 S.Kanun/Madde 1) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.”; “Avukatlığın amacı” başlıklı 2. maddesinde, “Avukatlığın amacı; hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır. Avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder. (…)”; “Avukatın Hak ve Ödevleri” başlıklı altıncı kısımda yer alan 34. maddesinde, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler.”; “İşin reddi zorunluluğu” başlıklı 38. maddesinde, “Avukat; (…) f) Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse, teklifi reddetmek zorunluğundadır. Bu zorunluluk, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsar.”; “Baroların kuruluş ve nitelikleri” başlıklı 76. maddesinin birinci fıkrasında, “Barolar; avukatlık mesleğini geliştirmek, meslek mensuplarının birbirleri ve iş sahipleri ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni sağlamak; meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.”; “Disiplin Cezalarının uygulanacağı haller” başlıklı 134. maddesinde, “Avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlarla, mesleki çalışmada görevlerini yapmayan veya görevinin gerektirdiği dürüstlüğe uygun şekilde davranmayanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezaları uygulanır.”; “Disiplin cezaları” başlıklı 135. maddesinin birinci fıkrasının 1. bendinde, “Uyarma; avukatın mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin kendisine bildirilmesidir.”; “Cezaların uygulanma şekli” başlıklı 136. maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunun avukatların hak ve ödevleri ile ilgili altıncı kısmında yazılı esaslara uymayanlar hakkında ilk defasında en az kınama, tekrarında, davranışın ağırlığına göre, para veya işten çıkarma cezası ve 5 inci maddenin (a) bendinde yazılı bir suçtan kesin olarak hüküm giyme halinde meslekten çıkarma cezası uygulanır.”; “Disiplin kurulu kararına karşı itiraz” başlıklı 157. maddesinin yedinci fıkrasında, “Birlik Disiplin Kurulunun, itiraz üzerine verdiği kararlar Adalet Bakanlığına ulaştığı tarihten itibaren iki ay içinde Bakanlıkça karar verilmediği veya karar onaylandığı takdirde kesinleşir. Ancak Adalet Bakanlığı uygun bulmadığı kararları bir daha görüşülmek üzere, gösterdiği gerekçesiyle birlikte Türkiye Barolar Birliğine geri gönderir. Geri gönderilen bu kararlar, Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulunca üçte iki çoğunlukla aynen kabul edildiği takdirde onaylanmış, aksi halde onaylanmamış sayılır; sonuç Türkiye Barolar Birliği tarafından Adalet Bakanlığına bildirilir. Şu kadar ki, uyarma, kınama ve para cezasına ilişkin kararlar kesin olup, Bakanlığın onayına tabi değildir.” ; “Delillerin serbestçe takdiri, ceza vermenin amacı ve cezadan mahsup” başlıklı 158. maddesinin birinci fıkrasında, “Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu ve barolar disiplin kurulları, gösterilen delilleri, soruşturma ve duruşmadan edinecekleri kanıya göre serbestçe takdir ederler.”; aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Bu kurullar disiplin cezalarının verilmesinde; avukatlık onurunu, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarını ve itibarını korumak, mesleğin amaç ve gereklerine ve adalete uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak ilkelerini göz önünde tutarlar.”; “İş sahibinin işi başka bir avukata vermesi” başlıklı 172. maddesinde ise, “İş sahibi, ilk anlaşmayı yaptığı avukatının yazılı muvafakatı ile, başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabilir. İş sahibi, ilk avukatın muvafakatını kendisine tevdi veya tebliğ edilecek bir yazı ile en az bir haftalık süre vererek talep eder. Avukat bu süre içinde cevap vermemişse muvafakat etmiş sayılır. İlk avukatın muvafakat etmemesi halinde, vekalet akdi kendiliğinden sona erer. İş sahibi, muvafakat etmiyen avukata ücretin tamamını ödemekle yükümlüdür. İlk avukatın muvafakatı ile işin başka avukatlar tarafından da takibi halinde iş sahibi, ilk avukatın ücretinden kısıntı yapamaz. Bu halde avukatların müvekkile karşı sorumluluğu konusunda 171 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü uygulanır.” hükümlerine yer verilmiştir.

Dava Konusu Meslek Kuralının İncelenmesi:
Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinde, “İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekalet vermek isterse, ikinci avukat işi kabul etmeden önce, ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir.” kuralına yer verilmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanununun 172. maddesinde ise, iş sahibinin vekalet verdiği avukattan başka bir avukatı daha işe dahil etmek istemesi halinde bu hususun ilk vekalet verilmiş avukata bildirilmesi yükümlülüğünün iş sahibi için öngörüldüğü, ilk avukatın bu duruma muvafakat etmemesi halinde ise taraflar arasındaki güven ilişkisi zedeleneceğinden ilk avukatın bu yöndeki irade beyanına vekalet akdinin kendiliğinden sona ermesi hukuki sonucu bağlanarak yapılacak iş veya hukuki yardım karşılığında taraflarca başlangıçta kararlaştırılan avukatlık ücretinin ödenmesi yükümlülüğünün de iş sahibine yüklendiği anlaşılmaktadır. Böylelikle ilk avukat, tıpkı iş sahibi tarafından haksız olarak azledilen avukatın hak edeceği vekalet ücretine hak kazanmış olacaktır.

Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu kararları incelendiğinde, dava konusu meslek kuralının, ilk avukatın müvekkilini temsilen baktığı dava veya takip yahut hukuki yardım için göstermiş olduğu çaba ve emeğin karşılığında hak ettiği vekalet ücretinin korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Nitekim Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:… K:… sayılı kararında da bu durum, tamamen infaz edilen ve hiçbir emek harcanmayan dosyada şikayetçi avukatın alması gereken ücretin tahsil edilmesi şeklinde ortaya çıkan ikinci avukatın eyleminin meslektaşının emeğine saygısızlık ve ilk avukatın emeğinden haksız kazanç sağlanması şeklinde değerlendirildiği görülmektedir.

Buna karşın Avukatlık Kanununda yer alan düzenleme gereği, iş sahibi tarafından ilk avukattan muvafakat istenmesi ile birlikte ilk avukat zaten durumdan haberdar olmakta, muvafakat verilmemesi halinde de vekalet ücretine hak kazanmaktadır.
Bu durumda, dava konusu meslek kuralı ile iş sahiplerinin ilk avukattan muvafakat alma yükümlülüğüne uymadığı haller için ikinci avukata yazılı bildirim yükümlülüğü getirildiği anlaşılmakta ise de; Kanunda öngörülmemiş olan bir yükümlülüğe riayet edilmemesi nedeniyle ikinci avukatın cezalandırılması yoluna gidilmesi sebebiyle cezaların yasallığı ilkesine de aykırılık oluşturan dava konusu meslek kuralında üst hukuk normlarına ve hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.

Öte yandan dava konusu meslek kuralının, TBB Meslek Kurallarının “İş sahipleri ile ilişkiler” başlığı altında düzenlenmesi, “Meslektaşlar arası dayanışma ve ilişkiler” başlığı altında düzenlenmemiş olması nedeniyle de avukatların birbirleriyle ilişkileri açısından bir ilke belirlenmesi amacına yönelik olmadığı da açıktır.

Davacının ”uyarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının incelenmesi:
Şikayetçi avukat tarafından takip edilen dava dosyalarına yazılı bildirimde bulunmadan vekaletname sunduğu ve duruşmalara katıldığı gerekçesiyle davacı avukata uyarma cezası verilmiş ve bu karar da Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun dava konusu kararı ile onanmış ise de; uyarma cezasının tesisinde dayanak alınan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesi üst hukuk normlarına aykırı bulunarak iptal edildiğinden, davacı hakkında tesis edilen uyarma cezasına ilişkin dava konusu işlemlerde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusuTürkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinin İPTALİNE,
2. Davacının ”uyarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin … Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının İPTALİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere,
27/04/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.




KARŞI OY :

(X)- Dava, İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat olan davacının, ”uyarma cezası” ile cezalandırılmasına ilişkin … Barosu Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile bu kararın onanmasına dair Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu’nun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ve bireysel işleme dayanak olan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarının Anayasa’nın 135. maddesinde belirtilen kuruluş amaçları doğrultusunda mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak ve meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek ahlakı, disiplin ve mesleki düzeni sağlama görevleri bulunmaktadır.

Avukatlık Kanunu’nun 110. maddesinde, baroların çalışmalarını ortak amaca ulaşacak şekilde tasarlayıp mesleğin gelişmesini sağlamak, baro mensuplarının genel menfaatlerini ve mesleğin ahlak, düzen ve geleneklerini korumak, Türkiye barolarını ve mensuplarını birbirine tanıtarak aralarındaki meslek bağını kuvvetlendirmek ve uyulması zorunlu meslek kurallarını tespit ve tavsiye etmek görevleri Türkiye Barolar Birliğine verilmiştir. Yine aynı Kanunun “avukatın hak ve ödevleri” başlıklı 6. kısmında yer alan 34. maddesinde, avukatların, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlü oldukları ifade edilmiştir.

Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesinde, “İş sahibi anlaşmayı yaptığı avukattan sonra ikinci bir avukata da vekalet vermek isterse, ikinci avukat işi kabul etmeden önce, ilk vekalet verilen avukata yazıyla bilgi vermelidir.” kuralına yer verilmiştir.

Avukatlık meslek kuralları, avukatlık mesleğinin toplumsal saygınlığını sağlamak, bir avukatta bulunması gereken niteliklerin zaman içerisinde kaybolmaması, korunması ve geliştirilmesi amacıyla getirilen kurallar bütünüdür.

Doktrinde, avukatlık mesleğinin kamusal karakterli olmasının yanında müvekkil ile avukat arasında mevcut bulunan güven ilişkisi nedeniyle özen yükümlülüğü konusunda Borçlar Kanununun vekalete ilişkin hükümlerinin değil, özel hüküm olmaları nedeniyle Avukatlık Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği ifade edilmektedir. (İyimaya, Ahmet; Avukatlıkta Özen Borcu, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, Ankara 1990, s.291.)

Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.05.2015 tarih ve E:2014/16879, K:2015/15258 sayılı kararında da, bu durum “Avukatlık Kanunu ve TBB Meslek Kuralları’ndaki hükümler, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506.maddesinde düzenlenen “vekilin özen borcu’’na göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Yani, avukat için ‘ağırlaştırılmış özen yükümlülüğü’ söz konusudur.” şeklinde ifade edilmiştir.

Vekalet sözleşmesinden farklı olarak avukatın özen yükümlülüğü, bazı hallerde sadece müvekkiline karşı üstlenmiş olduğu borç niteliğinden çıkarak başka bir avukata yönelik olarak uyulması gereken bir ilke haline de gelebilmektedir. (Akil, Cenk; “Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu Kararları Işığında Avukatın Görevini Özenle Yerine Getirme Yükümlülüğü”, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi; 2(1) 2012, s.14) Bu açıdan bir davada meslektaşından sonra davaya bakmayı kabul eden avukat, meslektaşının ücretini aldığından emin olmalı ve meslektaşının ücretini alması için gerekli önlemi alarak meslektaşını uyarmalıdır.

TBB Meslek Kurallarının 39. maddesinde de ikinci avukata getirilen yazılı bildirim yükümlülüğü ile kendisinden önce vekalet verilen ilk avukatın emek ve çabasına karşı mesleki nezaket göstermek, avukatlık hukukunun düzen ve geleneklerini korumak amaçlandığından, dava konusu meslek kuralında, hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Öte yandan, Avukatlık Kanununun 134. maddesinde, avukatlık onuruna, düzen ve gelenekleri ile meslek kurallarına uymayan eylem ve davranışlarda bulunanlar hakkında bu Kanunda yazılı disiplin cezalarının uygulanacağı ifade edilmiştir.

Somut olayda ise davacı avukatın, müşteki avukatın takip ettiği dava dosyalarına kendisine yazılı bildirimde bulunmadan vekaletname sunduğu ve duruşmalara katıldığı disiplin soruşturma dosyasında yer alan vekalet harç makbuzları, duruşma tutanakları ve davacı avukatın ikrarı ile sabit olduğundan Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 39. maddesine aykırı davranışı sebebiyle sicil durumu da gözetilerek tesis edilen uyarma cezasına dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği görüşü ile aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.