1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

İİK m. 72/4 Gereğince, HMK m. 397/2 Kapsamında Verilen İhtiyati Tedbir Kendiliğinden Sona Erer

Gönderilme zamanı: 23 Mar 2024, 21:35
gönderen Hepsihukuk
T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

ESAS NO : 2021/3099
KARAR NO : 2021/8182


Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine yasal süresi içerisinde icra mahkemesine başvurusunda, takip dayanağı bononun vade tarihinden önce borçlu tarafından menfi tespit davası açıldığını, asliye hukuk mahkemesince 09.08.2017 tarihinde bononun icraya konulmasının ve protestonun tedbiren durdurulmasına karar verildiği, asliye hukuk mahkemesince takip dayanağı bono yönünden borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiğini, ancak ilgili kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince asliye hukuk mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulduğunu, dosyanın hala derdest olduğunu, hakkında tedbir kararı verilen bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılamayacağını ileri sürerek takibin iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince, davaya konu bononun icraya konulmasının ve protestonun tedbiren durulmasına ilişkin kararın ihtiyati tedbir kararı mahiyetinde olduğu ve HMK'nun 397/2. maddesi uyarınca "ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder." hükmü gereğince tedbir kararından sonra takip başlatılmasının tedbir kararı içeriğine ve kararda öngörülen takip yasağına aykırı olduğu gerekçesi ile şikayetçi borçlu yönünden takibin iptaline karar verildiği, borçlu ve alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b(1) maddesi gereğince esastan reddine karar verildiği görülmüştür.

İİK'nun 72/2. maddesinde icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında talep halinde alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında ihtiyati tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına karar verilebileceği hükme bağlanmıştır.

Yine İİK'nun 72/4. maddesinde ise; "Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar." hükmü yer almaktadır. Anılan yasal düzenleme uyarınca menfi tespit davasında "davanın reddi" ile birlikte tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkacağı ve ihtiyati tedbir kararının kalkması için mahkeme kararının kesinleşmesi koşulunun da bulunmadığı açıktır.

İcra ve İflas Kanunu, icra takip hukuku açısından Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre özel kanun olup, takip hukukuna ilişin uyuşmazlıklarda öncelikle İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin uygulanması ve bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise İcra ve İflas Kanunu'nda gönderme olması veya anılan kanuna aykırılık oluşturmaması koşuluyla genel nitelikte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Hukukumuzda tespit davaları hakkında genel bir hüküm bulunmamaktadır. Menfi tespit davasının icra takibine etkisini belirlemek için, menfi tespit davası İcra ve İflas Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle HMK'nun 397/2. maddesi hükmüne göre, İİK'nun 72/4. maddesi hükmü özel nitelikte olup öncelikle uygulanması gerekir. İİK'nun 72/4 maddesine göre, menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bunun için davanın reddi kararında ihtiyati tedbirin kalkmış olduğunun açıkça belirtilmiş olması gerekli olmadığı gibi anılan düzenlemenin, 2. cümlesinden anlaşılacağı üzere, davanın reddi kararının kesinleşmesi de şart değildir. Mahkeme menfi tespit davasının reddi kararında davanın reddi kararının kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbirin devamına karar veremez. Çünkü İİK'nun 72/4. c.1. maddesi hükmü mutlaktır (kesindir). Aynı nedenle HMK'nun 397/2 maddesi hükmü burada uygulanmaz. Menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kendiliğinden kalktığından davanın reddi üzerine hemen icra takibine kaldığı yerden devam edilir ( Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 375 ).

Somut olayda, menfi tespit davasında "... bononun icraya konulmasının ve protestonun tedbiren durdurulması ..." şeklinde verilen ihtiyati tedbir kararı İİK'nun 72. maddesi kapsamında kaldığı anlaşılmakla, menfi tespit davasının reddine karar verilmesi üzerine İİK'nun 72/4. maddesi hükmü uyarınca ihtiyati tedbirin kendiliğinden sona ermesi nedeni ile alacaklı tarafından dava konusu bonoya dayalı olarak takip yapılmasında yasaya uymayan bir hal bulunmamaktadır.

O halde ilk derece mahkemesince, yukarıda değinilen açıklamalar göz önünde bulundurularak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nin 08.02.2021 tarih ve 2021/179 E. - 2021/229 K. sayılı kararının (KALDIRILMASINA), Emirdağ İcra Hukuk Mahkemesi'nin 19.11.2020 tarih ve 2020/37 E. - 2020/40 K. sayılı kararının (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 29/09/2021gününde oy birliğiyle karar verildi.


Aynı Doğrultuda
Yargıtay 12. HD. T:06/11/2014, E:2014/19925, K:2014/26312



************



T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1871
KARAR NO : 2024/434


Taraflar arasında görülen davada Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın istinaf incelemesi davacı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK'nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığını, dava dışı H. Temizlik Tekstil ... Ltd. Şti. tarafından davalı şirkete verilen T. Halk Bankası Diyarbakır Şubesi nezdinde keşide edilen her biri 100.000,00 TL bedelli 3 adet çekin karşılıksız çıktığını, çeklerin teminatını teşkil etmek üzere müvekkili şirket tarafından QNB Finansbank Diclekent Şubesi nezdinde düzenlenen 31/05/2019 tarih ve 300.000,00 TL bedelli çekin davalı şirkete verildiğini, konuyla ilgili olarak çek üzerine şerh düşüldüğünü ve taraf yetkililerince imza altına alındığını, bilahare dava dışı şirket tarafından karşılıksız kalan çeklerin iptal edildiğini ve bedellerinin düzeltme hakkı kullanılarak ödendiğini, iptal işlemi ile müvekkili şirketçe davalıya verilen çekin teminat özelliğinin ortadan kalktığını, buna rağmen davalı şirket tarafından çekin bankaya ibraz edilerek tahsil edilmeye çalışıldığını, çeke dayalı olarak müvekkili aleyhine . 5. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz kararı alındığını, ayrıca . 9. İcra Müdürlüğü'nün 2019/*** E. sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, takibe karşı Diyarbakır 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2019/767 E. sayılı dosyasında yapmış oldukları şikayetin kabulüne karar verilerek takibin iptaline hükmedildiğini öne sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranından aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili; davaya konu çekin dava dışı H. Temizlik Tekstil ... Ltd. Şti.'nin borcuna karşılık olarak verildiğini, davacı şirket ile dava dışı şirketin kurucularının yakın akraba olup iki şirket arasında organik bağ bulunduğunu, dava dilekçesi ekinde sunulan çek suretinden de anlaşılacağı üzere davacı şirket adına atılı imzanın dava dışı H. Temizlik Tekstil ... Ltd. Şti.'nin yetkilisi A.A.'e ait olduğunu, düzeltildiği iddia edilen çeklerin dava konusu çek karşılığında bankaya iadesinin yapıldığını, herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi ödemeye ilişkin olarak herhangi bir belgenin de dosya arasına sunulmadığını, konuyla ilgili . 5. Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde ihtiyati haciz kararı alındığını, davacının itirazının reddine karar verilmiş olup dosyanın istinaf aşamasında olduğunu, dava dışı şirket tarafından müvekkiline keşide edilen çeklerin karşılıksız çıkmış olup borca ilişkin müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın menfi tespit istemine ilişkin olduğu, davacı tarafından aralarında ticari ilişki bulunmamasına rağmen dava dışı H. Temizlik Tekstil ... Ltd. Şti.'nin borçlarına karşılık davalıya *** numaralı ve 300.000,00 TL bedelli çekin verildiği, çekin teminat amaçlı olarak verildiği ancak daha sonra dava dışı şirket tarafından borçların ödendiği öne sürülerek dava konusu çekin iptali ile borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği, Mahkemece Halkbank Diclekent Şubesi ile yapılan yazışmada dava dışı şirkete ait çekler için herhangi bir ödeme yapılmadığının bildirildiği, bu nedenle teminat amaçlı verilen çekin fonksiyonun devam ettiğinin kabulü gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; Mahkemece verilen kararın eksik ve hatalı incelemeye dayandığını, gerekçeli karardan anlaşılacağı üzere yalnızca bankadan gelen cevabi yazıya göre hüküm kurulduğunu, dosya arasına sundukları yazı cevabı ile hükme esas alınan cevabi yazının çelişkiler içerdiğini, ayrıca dava konusu çek üzerindeki ibare ve imzalar ile ilgili herhangi bir inceleme yapılmadığını, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi ücrete hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:

6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf sebepleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ("İİK") m. 72 hükmü uyarınca icra takibinden önce açılan menfi tespit istemine ilişkindir.

Dosya kapsamına göre;

******
******

........ gerekçesiyle davanın reddine, çekler üzerine konulan tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devamına karar verildiği anlaşılmıştır.

1-) Davacı Vekilinin İstinaf İstemi Yönünden Yapılan İncelemede;

Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiş olup bu davadaki amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.

Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ise ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.

Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.

********
********

2-)Kamu Düzeni İlkesi Yönünden Resen Gözetilen Sebeplerle Yapılan İstinaf İncelemesinde;
2004 sayılı İİK'nın 72/4. maddesinde ise; ''Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar.'' hükmü yer almaktadır. Anılan yasal düzenleme uyarınca menfi tespit davasında ''davanın reddi'' ile birlikte tedbir kararı kendiliğinden ortadan kalkacağı ve ihtiyati tedbir kararının kalkması için mahkeme kararının kesinleşmesi koşulunun da bulunmadığı açıktır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, icra takip hukuku açısından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre özel kanun olup, takip hukukuna ilişin uyuşmazlıklarda öncelikle İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin uygulanması ve bu Kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise İcra ve İflas Kanunu'nda gönderme olması veya anılan kanuna aykırılık oluşturmaması koşuluyla genel nitelikte olan Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekir. Hukukumuzda tespit davaları hakkında genel bir hüküm bulunmamaktadır. Menfi tespit davasının icra takibine etkisini belirlemek için, menfi tespit davası İcra ve İflas Kanunu'nda özel olarak düzenlenmiştir.

Bu nedenle 6100 sayılı HMK'nın 397/2. maddesi hükmüne göre, 2004 sayılı İİK'nın 72/4. maddesi hükmü özel nitelikte olup öncelikle uygulanması gerekir.

2004 sayılı İİK'nın 72/4 maddesine göre, menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bunun için davanın reddi kararında ihtiyati tedbirin kalkmış olduğunun açıkça belirtilmiş olması gerekli olmadığı gibi anılan düzenlemenin, 2. cümlesinden anlaşılacağı üzere, davanın reddi kararının kesinleşmesi de şart değildir. Mahkeme menfi tespit davasının reddi kararında davanın reddi kararının kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbirin devamına karar veremez. Çünkü 2004 sayılı İİK'nın 72/4. c.1. maddesi hükmü mutlaktır (kesindir). Aynı nedenle 6100 sayılı HMK'nun 397/2 maddesi hükmü burada uygulanmaz. Menfi tespit davasının reddi kararı ile ihtiyati tedbir kendiliğinden kalktığından davanın reddi üzerine hemen icra takibine kaldığı yerden devam edilir
(Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 375; Yargıtay 12. HD'nin 29/09/2021 tarihli ve 2021/3099 E., 2021/ 8182 K. sayılı kararı).

Sonuç itibarıyla, kabule göre İlk Derece Mahkemesince borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının reddine karar verildiği, bu durumda davanın alacaklı lehine sonuçlandığı görülmekle, 2004 sayılı İİK'nın 72/4. c.1. maddesindeki mutlak (kesin) hüküm nedeniyle menfi tespit davasının reddi kararından sonra bu ret kararının kesinleşmesine kadar ihtiyati tedbirin devamına karar verilmesinde de isabet bulunmamaktadır.

Yukarıda belirtilen sebeplerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın m. 353(1)-a-6 ve m. 355 hükümleri uyarınca kabulü ile, yukarıda belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılması sonucuna göre karar verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının davacı vekilinin istinafına atfen ve Dairemizce kamu düzeni ilkesi uyarınca re'sen kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

1-)Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜNE, İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararının davacı tarafın istinafına atfen ve Dairemizce kamu düzeni ilkesi gözetilerek re'sen 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 ve 355. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,

******
******
... dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın m. 353(1)-a ve 362(1)-g hükümleri gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 08/02/2024