1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

5. Hukuk Dairesi 2017/25942 E. , 2018/12518 K.

Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
gönderen İctihat
5. Hukuk Dairesi 2017/25942 E. , 2018/12518 K.


'İçtihat Metni'

MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın usulden reddine dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davacı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece bozma ilamına uyarınca inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davaya konu taşınmazların, tapu kaydında 1 ve 2. derece korunması gerekli kültür varlığı ve eski eser şerhi bulunduğu; ... Belediye Başkanlığının 14.05.2013 tarihli cevap yazısında 14.10.1978 yılında 2.derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edildiği, ... Belediye Başkanlığının cevabında ise 06.06.2005 onay tarihli 1/1000 ölçekli ... Koruma Amaçlı revizyon ve ilave uygulama imar planında 2. derece arkeolojik sit alanında kaldığı ve ... Kültür Varlıkları Koruma Kurulunun 24.10.2014 tarihli kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanına alındığı; davacı tapu malikinin davaya konu taşınmazların sit alanına alınması ve kullanamamasından dolayı, hukuki niteliğinin tespiti amacıyla kazı yapılmasına izin verilmesi için davalı idareye başvurması üzerine, idare ile davacı arasında 12.07.2004 tarihinde davaya konu taşınmaz üzerinde kazı ve temizlik çalışmasının idare tarafından yapılmasına ve tüm kazı masraflarının davacı tarafından karşılanmasına dair protokol imzaladıkları, davacının bu protokol ile dava konusu taşınmazlarda kazı yapılmasını kabul edip, onay verdiği, daha sonra sondaj araştırmasına ihtiyaç duyulması üzerine, davacının 06.03.2006 tarihinde Kültür Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne hitaben verdiği dilekçe dava konusu taşınmazlarda ihtiyaç duyulan sondaj araştırmalarının yapılmasını, bu araştırmalarda kazı, koruma ve restorasyon masraflarının kendisi tarafından karşılanacağını bildiği görülmüştür.Davacının onayı ile başlayan kazı ve sondaj araştırmasının uzunca bir süre tamamlanmaması üzerine davacının 2006 yılında açılan sondaj çukurlarının kapatılması talebi ile ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na başvurduğu, kurulun 30.01.2009 tarih ve 4670 sayılı ve 16.04.2010 tarih ve 5990 sayılı kararları ile yürütülen kazı çalışmaları nedeniyle sondaj çukurlarının kapatılmasının uygun olmadığından kurulun talebin reddine karar verdiği, ... Kazı Başkanlığınca dava konusu taşınmazların kamulaştırılması gerektiği kanaatine varıldığı ancak; Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün 30.01.2015 tarih ve 19203 sayılı yazısından anlaşıldığı üzere kamulaştırma ödeneğinin yetersizliği nedeniyle söz konusu taşınmazların kamulaştırma işlemine başlanılamadığı anlaşılmıştır.Davacının dava konusu taşınmazda var olan kültür varlıklarının çıkartılması amacıyla dava konusu taşınmazlarında kazı ve sondaj çukuru açılmasına izin verdiği, ancak aradan uzun yıllar geçmesine rağmen kazı çalışmalarının sonlandırılmadığı, bunun üzerine davacının sondaj çukurlarının kapatılmasını talep ettiği, bu talebin çalışmaların devam etmesi sebebi ile reddedildiği, bu talepten sonra, dava konusu taşınmazlar üzerinde gerçekleştirilen kazı çalışmasının ... tarafından izin verilen Bakanlar Kurulu Kararlı Türk Kazı çalışmaları listesinde yer almaya devam ettiği, taşınmazın çevresinin tel örgü ile kapatılarak ... Kazı Evi tabelasının asıldığı, böylece kamulaştırmasız el atma olgusunun gerçekleştiği, davacının fiili kullanımının engellendiği, el atmaya son verilmemesi üzerine davacının daha sonra eldeki kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davası açtığı, bu davayı açmakla davacının dava konusu taşınmazın kullanılmasına ilişkin rızasının ortadan kalktığı da gözetildiğinde, bu dava açıldıktan sonra davacının izin iradesinin devam ettiğinin dolayısıyla idare tarafından yapılmış fiili bir el atma olmadığının kabulü mümkün değildir. Her ne kadar mahkemece Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin bozma ilamına dayanılarak karar verilmiş ise de; mahkemelerin görevine ilişkin hususlar kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir ve görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
Bu itibarla; dava konusu taşınmaza kazı çalışmaları nedeniyle fiilen el atıldığı, davacı malikin taşınmazdan yararlanamadığı, fiili kullanımını engellendiği dikkate alındığında, işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi, Doğru görülmemiştir.Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.