5. Hukuk Dairesi 2017/11037 E. , 2018/9781 K.
Gönderilme zamanı: 18 Kas 2021, 20:30
5. Hukuk Dairesi 2017/11037 E. , 2018/9781 K.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair kararın temyizine ilişkin istemin reddine ilişkin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiş ise de; temyiz süresi geçtikten sonra temyiz edildiğinden bahisle 10.12.2015 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş; bu karar yine davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen
adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” denildiği, Tebligat Kanunu'nun 23.maddesinin 7.bendinde ''21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin,'' tebligat mazbatasına yazılmasının emredildiği, Tebligat Yönetmeliği'nin 35.maddesinin (f) bendinde ise; ''30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığı, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin,'' tebligat mazbatasına yazılacağı hüküm altına alınmıştır.
Davalı ...'a gerekçeli karar “Muhatabın adresinin kapalı olduğundan komşu/yöneticisi ...'tan sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı teb.K.21 maddesine göre ... mahalle muhtarı ... 26.09.2014 tarihinde teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşusu/yöneticisine haber verilmiştir.” kaydı ile 26.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, beyanda bulunan ve aynı zamanda haber verilen komşunun imzadan imtina edip etmediği tebligata şerh edilmediği anlaşılmaktadır. Tebliğ işlemi bu haliyle Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri koşullarına göre usulüne uygun değildir.
Bu durumda; tebliğ tarihi öğrenme tarihi olup, temyiz sürede olduğundan temyiz isteminin reddine ilişkin 10.12.2015 günlü ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki ... köyü 116 ada 4 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden, davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-İrtifak alanının kullanım hakkı ... ait olmak üzere ... adına, pilon yeri mülkiyetinin ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi,
2-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi'nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. bölüm kararı da göz önüne alınarak, tespit edilen kamulaştırma bedeline dört ayın bitimi tarihinden itibaren karar tarihine kadar faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru değil ise de bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
1-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1.bendindeki (tapusunun iptali ile) ibaresinden sonraki (davacı idare) kelimelerinin hükümden çıkartılmasına, yerine (...) yazılmasına, aynı bentteki (361,02 m2'lik) ibaresinden sonraki kısmın hükümden çıkartılmasına, yerine ( kısmında davacı ... lehine irtifak tesisi ile ... adına tapuya tesciline) ibaresinin yazılmasına,
2-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin sonuna (tespit edilen kamulaştırma bedeline 04.02.2014 tarihinden karar tarihi 18.07.2014'e kadar faiz yürütülmesine) cümlesinin yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
'İçtihat Metni'
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair kararın temyizine ilişkin istemin reddine ilişkin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi, davalı vekilince verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiş ise de; temyiz süresi geçtikten sonra temyiz edildiğinden bahisle 10.12.2015 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verilmiş; bu karar yine davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik'in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen
adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” denildiği, Tebligat Kanunu'nun 23.maddesinin 7.bendinde ''21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin,'' tebligat mazbatasına yazılmasının emredildiği, Tebligat Yönetmeliği'nin 35.maddesinin (f) bendinde ise; ''30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığı, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin,'' tebligat mazbatasına yazılacağı hüküm altına alınmıştır.
Davalı ...'a gerekçeli karar “Muhatabın adresinin kapalı olduğundan komşu/yöneticisi ...'tan sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı teb.K.21 maddesine göre ... mahalle muhtarı ... 26.09.2014 tarihinde teslim edilmiş olup, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşusu/yöneticisine haber verilmiştir.” kaydı ile 26.09.2014 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, beyanda bulunan ve aynı zamanda haber verilen komşunun imzadan imtina edip etmediği tebligata şerh edilmediği anlaşılmaktadır. Tebliğ işlemi bu haliyle Tebligat Kanunu'nun 21/1. ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği'nin 30. ve 35. maddeleri koşullarına göre usulüne uygun değildir.
Bu durumda; tebliğ tarihi öğrenme tarihi olup, temyiz sürede olduğundan temyiz isteminin reddine ilişkin 10.12.2015 günlü ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra yapılan incelemede;
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma konusu irtifak hakkı ve pilon yeri bedelinin tespiti ve bu hakkın davacı idare adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Arazi niteliğindeki ... köyü 116 ada 4 parsel sayılı taşınmaza gelir metodu esas alınarak değer biçilmesinde ve tespit edilen bedelin bloke ettirilerek hükmün kesinleşmesi beklenmeden, davalı tarafa ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
1-İrtifak alanının kullanım hakkı ... ait olmak üzere ... adına, pilon yeri mülkiyetinin ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, infazda tereddüt oluşturacak şekilde yazılı şekilde karar verilmesi,
2-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesi'nin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1. bölüm kararı da göz önüne alınarak, tespit edilen kamulaştırma bedeline dört ayın bitimi tarihinden itibaren karar tarihine kadar faiz yürütülmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru değil ise de bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,
1-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 1.bendindeki (tapusunun iptali ile) ibaresinden sonraki (davacı idare) kelimelerinin hükümden çıkartılmasına, yerine (...) yazılmasına, aynı bentteki (361,02 m2'lik) ibaresinden sonraki kısmın hükümden çıkartılmasına, yerine ( kısmında davacı ... lehine irtifak tesisi ile ... adına tapuya tesciline) ibaresinin yazılmasına,
2-Gerekçeli kararın hüküm fıkrasının 2. bendinin sonuna (tespit edilen kamulaştırma bedeline 04.02.2014 tarihinden karar tarihi 18.07.2014'e kadar faiz yürütülmesine) cümlesinin yazılmasına,
Hükmün böylece DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.