Tasfiyesi Sonlanmış Şirket Hakkında Takibe ve Davaya Devam Edilemeyeceği - Vekilliğin Son Bulacağı


Türk Ticaret Hukuku, Ticari İşletme, Tacir, Ticari Şirketler ve Ortakların Sorumlulukları, Kooperatif davası, Kıymetli Evrak/Kambiyo Senetleri, Sigorta Hukuku, Borçlar Genel Hukuku, İşçi, İşveren Hukuku
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi


ESAS NO : 2015/20871
KARAR NO: 2015/27738


Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının onanmasını mutazammın 25.05.2015 tarih, 2015/12042 E. - 14063 K. sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

1)Borçlu M. Mühendislik Tesisat San. Ve Tic. Ltd. Şti. hakkında verilen mahkeme kararına yönelik karar düzeltme isteminin incelenmesinde;

Düzeltilmesi istenen Yargıtay ilamıyla bunda atıf yapılan mahkeme kararında yazılı gerekçeler ve dosyada mevcut belgeler karşısında karar düzeltme isteği yerinde görülmediği gibi HUMK.nun 440. maddesinde yazılı dört halden hiç birine de uymadığından İİK.nun 366. ve HUMK.nun 442. maddeleri uyarınca (REDDİNE),

2)Borçlu 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd.Şirketi hakkında verilen mahkeme kararına ilişkin karar düzeltme isteminin incelenmesinde;

Alacaklının çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile borçlular M. Mühendislik Tesisat San ve Tic Ltd. Şti ve 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd. Şirketi hakkında başlattığı takipte, borçlular vekilinin takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde 2 kez ve 6 aydan fazla süre ile takip dosyasında işlem yapılmadığından dayanak çekin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek takibin durdurulmasına karar verilmesini istediği; mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda İİK'nun 71/2 ve 33/a maddesi gereğince takibin geri bırakılmasına karar verildiği görülmektedir.

6102 Sayılı TTK'nun 545. maddesine göre, "Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir."Aynı Kanunun 547. maddesinde ise; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklıların, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilecekleri hükme bağlanmıştır.

Tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren (münfesih) şirketin, yargılamanın tarafı olmak ehliyeti de bulunmamaktadır. Davadan önce veya dava devam ederken tüzel kişiliğin son bulması halinde davaya devam edilmesine imkan yoktur. Taraf ehliyeti kamu düzeni ile ilgili olup hakimin bu hususu resen de göz önünde bulundurması zorunludur.

Ticaret Sicilinden kaydı terkin edilen şirketin tüzel kişiliği son bulur. Terkinin tüzel kişinin bizatihi kendisi hakkında sonuç doğurabilmesi için Ticaret Sicili Gazetesinde ayrıca ilanına da gerek bulunmamaktadır. Zira kural olarak yasada öngörülen istisnalar haricinde-Ticaret Sicili Gazetesinde ilan kurucu değil bildirici bir etkiye sahip olup; 3. kişilere karşı değişikliğin hüküm ifade etmeye başladığı tarih, ilan tarihine göre belirlenir ise de tüzel kişinin kendisi yönünden değişikliğin hüküm ifade etmesi ilan şartına bağlanamaz.

İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü'nce gönderilen 09.04.2015 tarihli yazıda, borçlu tasfiye halindeki 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd. Şirketi'nin tasfiyesinin sona erdiğinin 13.12.2013 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği bildirilerek 19.12.2013 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde de tasfiye sonu beyanının ilan edildiği ve bu doğrultuda adı geçen şirketin tasfiyesinin sona erdiği 13.12.2013 tarihinde tescil edildiğinden sicil kaydının terkin olduğunun bildirildiği görülmektedir.

Limited şirketin ticaret sicilinden terkini halinde, yukarıda da belirtildiği gibi tüzel kişiliği sona erer. Somut olayda ise, borçlu 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd. Şirketinin tüzel kişiliği son bulduğu halde; mahkemece, bu husus gözetilmeden uyuşmazlık karara bağlanmıştır.

Dava ve karar tarihinde 6100 Sayılı HMK yürürlüktedir. Anılan Yasa’nın 50 ve 51. maddeleri gereğince, tüzel kişilerin de taraf ve dava ehliyetlerinin bulunması gerekir. Aynı Kanun’un 52. maddesi hükmü gereğince de; tüzel kişiler davada yetkili organları tarafından temsil edilir. Diğer yandan TMK’nın 48. maddesi hükmüne göre tüzel kişinin hak ehliyeti; 49. maddesi hükmüne göre de fiil ehliyeti belirlenebilir. Az yukarıda açıklandığı üzere; borçlu şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin sonucu son bulduğuna göre davada taraf ve dava ehliyeti de bulunmamaktadır. HMK’nın 53. maddesi hükmü uyarınca, dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları; kanuni temsilin sözkonusu olduğu hallerde temsilcinin gerekli niteliğe sahip bulunması ve ayrıca dava yetkisine sahip olunması; ve bunun yanında vekil aracılığı ile takip edilen davalarda, vekilin davaya vekalet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekaletnamesinin bulunması HMK’nın 114. maddesi hükmü gereğince “dava şartı” olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece, re'sen gözetilmesi zorunludur.

Borçlu şirketin ticaret siciline terkiniyle tüzel kişiliği sona ermiş olmasına karşın; vekil, karar tarihine kadar vekillik görevini sürdürmüştür. Halen dahi şirketin ihya olunmadığı da, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Somut olayda uygulanması gereken 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 513. maddesi hükmü gereğince, "Sözleşmeden veya işin niteliğinden aksi anlaşılmadıkça sözleşme, vekilin veya vekalet verenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile kendiliğinden sona ermiş olur. Bu hüküm, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesinde de uygulanır. Vekaletin sona ermesi, vekalet verenin çıkarlarını tehlikeye düşürüyorsa, vekalet veren veya mirasçısı ya da temsilcisi, işleri kendi başına görebilecek duruma gelinceye kadar, vekil veya mirasçısı ya da temsilci, vekaleti ifaya devam etmekle yükümlüdür."

Belirtilen yasal nedenle; mahkemece, öncelikle taraflara, borçlu 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd. Şirketinin yeniden “ihyası” için görevli ve yetkili mahkemede dava açabilmesi için yeterli ve kesin süre verilmesi; tarafların “ihya davasını” açmamaları ya da açmak istememelerinin saptanması durumunda ise; 6100 Sayılı Yasa’nın 54 ve 55. maddeleri hükümleri uyarınca mahkemece, işlem yapılmalı, ihya davası açılmasını sağlamak amacıyla kayyım atanmasına karar verilmelidir. Borçlu şirketin ihyasıyla yeniden tüzel kişilik kazanması durumunda da gerekli tebliğ işlemlerinin yapılması, ve taraf teşkili sağlandıktan sonra uyuşmazlığın hükme bağlanması gerekmektedir.

Mahkemece, yukarıda açıklanan hususlar gözetilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan uyuşmazlığın borçlu 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd.Şirketi hakkında karara bağlanması isabetli olmadığından mahkeme kararının bu nedenlerle bozulması gerekirken Dairemizce onandığı anlaşılmakla, alacaklı vekilinin karar düzeltme isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklının karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Dairemizin 2015/12042 E. - 2015/14063 K. sayılı ve 25.05.2015 tarihli onama kararının borçlu 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd. Şirketi'ne yönelik kısım yönünden kaldırılmasına ve mahkeme kararının (2) no'lu bentte yazılı nedenlerle 3C İ. T. Malzemeleri ve Tıbbi Malz. Tic. Ltd. Şirketi hakkında verilen karar bakımından (BOZULMASINA), 12.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Borçlar & Ticaret & İş” sayfasına dön