İİK'nın 94.Maddesi Hakkında Bir İnceleme


Üyelerimizin Gerek Kendi Gerekse Yararlı Hukuki Makaleleri Yayınlayabileceği Bölüm
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hepsihukuk
Mesaj Panosu Yöneticisi
Mesajlar: 2291
Kayıt: 28 Mar 2021, 13:29
İletişim:

İİK.NUN 94. MADDESİ HAKKINDA BİR İNCELEME

Av.Talih Uyar

İİK. mad. 94’de;

a) «İntifa hakkının haczi»,

b) «Şirket hissesinin haczi»,

c) «Elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) hissesinin haczi»,

d) «Paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) hissesinin haczi»,

e) «Borçluya ait ayni (nesnel) hakların tescilini isteme yetkisinin alacaklıya verilmesi»,

f) «Borçlunun zilyedi olduğu bir taşınmazın, borçlu adına tescilini isteme yetkisinin alacaklıya verilmesi»

g) «Borçluya emekli maaşı bağlanması için gerekli işlemleri yaptırma yetkisinin alacaklıya verilmesi»
konuları düzenlenmiştir.

§a. İNTİFA HAKKININ HACZİ

Borçlunun sahip bulunduğu «intifa hakkı» da (MK. mad. 794-806) -«kişiye bağlı olan intifa hakları» (MK. mad. 806) hariç- haczedilebilir. Yani; kullanılması başkasına devredilebilen intifa hakları haczedilebilir.(1)

İntifa hakları, İİK. mad. 83 gereğince ancak «kısmen» haczedilebilir. Yani, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için gerekli miktar indirildikten sonra, kalanı haczedilebilir.

İntifa hakkının haczi, malın mülkiyetine etkili olmaz. Burada, haciz konusunu, o şeyin hâsılatı, semereleri (örneğin; işleyen kiraları) teşkil eder.

İntifa hakkının haczi halinde, icra dairesi, adresi bilinen kuru mülkiyet sahiplerine -ilgili üçüncü kişi sıfatıyla- haczi bildirir. Ancak, bu bildirim (tebligat), haczin tamamlanması için zorunlu bir koşul değildir. Bildirim yapılmış olması sadece, ilgili kişinin iyiniyet iddiasında bulunmasını önler.

§b. ŞİRKET HİSSESİNİN HACZİ

Buradaki «şirket hissesi»nden maksat, «bir hisse senedine bağlanmamış olan» ticaret şirketi hisseleridir. Yani; kollektif, komandit, limited şirket hisseleri ile kooperatif şirket hisseleridir.(2)

Bir «hisse (pay) senedine bağlanmış olan» şirket hisseleri (anonim şirketler ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler) İİK. mad. 88/I gereğince; «menkul malların haczi» hakkındaki hükümlere göre haczedilir (TK. mad. 145/II).

Yani bu hisse senetleri, -fiilen el konularak- haczedildikte sonra, icra dairesi tarafından muhafaza edilir.(3) (4)

Hisse senedi yerine geçmek üzere çıkarılmış olan ilmuhaberler (TK. mad. 411) de, hisse (pay) senetleri gibi haczedilirler.

aa) Anonim şirket hisselerinin haczi:

Bu şirketlerde -az önce belirttiğimiz gibi- borçlunun ortağı bulunduğu anonim şirkette hisse (pay) senedi veya ilmuhaber çıkarılmışsa, bunlar «fiilen el konularak» haciz edilebilir ve icra dairesi tarafından muhafaza edilir (İİK. mad. 88/I).

Buna karşın, borçlunun ortağı bulunduğu anonim şirkette hisse (pay) senedi ya da ilmuhaber çıkarılmamışsa, borçlunun bu hissesine (payına) çıplak pay denilir ve bu pay borçlu tarafından başkalarına devredilebileceği, rehnedilebileceği gibi, borçlunun alacaklıları tarafından da haciz edilebilir.

İİK. mad. 94/I’de değişiklik yapılmadan önce, borçlunun anonim şirketteki payı -hem anonim şirkete gidilip, “şirkette haciz tutanağı düzenlenerek”- İİK. 94/I’e göre ve hem de -şirkete «haciz ihbarnamesi» gönderilerek- İİK. mad. 89’a göre haciz edilebiliyordu.(5) (6) İİK. mad. 94/I’de -«uygulamada çıkan tereddütleri gidermek amacıyla(7)»- 4949 sayılı Kanun ile -13.7.2003 tarihinde- değişiklik yapıldıktan sonra artık «çıplak pay»ın İİK. mad. 89’a göre şirkete «haciz ihbarnamesi» gönderilerek haciz edilememesi(8) ve icra müdürünün (yardımcısının) bizzat anonim şirkete giderek haciz işlemini pay defterine işlenmek suretiyle gerçekleştirmesi gerekir.(9)

Ancak hemen belirtelim ki; pay haczi, pay defterine işlenmemiş dahi olsa, «payın haciz edildiği» hususunun şirkete bildirildiği tarihte, pay haczedilmiş olur (İİK. mad. 94/I, c: 4)

bb) Kollektif şirketlerde:

Ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr payını (TK. mad. 145, 169, 170) ve şirketin tasfiyesi sonunda, ortağa düşecek tasfiye bakiyesini (TK. mad. 191) hacizettirebilir.(10) (11)

cc) Âdi komandit şirketlerde:

Kollektif şirketlerde olduğu gibidir.

dd) Limited şirketlerde:

Ortağın kişisel alacaklısı, ortağın şirketteki kâr payına haciz koyabileceği (TK. mad. 145) gibi, ortağın şirketteki payını da haczettirebilir.(12) Ancak, bu hacizli payın cebri icra yolu ile satışı mümkün değildir. Alacaklının, şirketin feshni isteyip, alacağını tasfiye payından (bakiyesinden) alması gerekir (TK: mad. 522)(13)

ee) Kooperatiflerde:

Ortağın kişisel alacaklısı, borçlu ortağa, «gelir-gider farkından(14) payına düşecek miktarı» ve «kooperatif dağılmasında ona düşecek payı» haciz ettirebilir (Koop. K. mad. 19/son)(15)

Kooperatif devam ettiği sürece, alacaklı, borçlu ortağın payının satılmasını isteyemez.(16)

§c. ELBİRLİĞİ MÜLKİYETİ (İŞTİRAK HALİNDEKİ MÜLKİYET) HİSSESİNİN HACZİ

I- Maddede sadece; «taksim edilmemiş bir miras hissesi» ile «iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi» belirtilmişse de bu hükmü «bütün iştirak halindeki mülkiyet hisselerini» içerir şekilde yorumlamak gerekir.

«Âdi şirketteki hisseler» de, bu maddeye göre haczedilir.(17)

Miras hissesinin haczinde, mirasın borçluya intikal etmiş olması gerekir yoksa, muhtemel ve beklenen bir miras hissesi haczedilemez.(18)

İştirak halindeki mülkiyet hissesi üzerinde tasarruf edilemediğinden (MK. mad. 702/III), burada haczin konusu doğrudan doğruya «hisse» olmayıp, o hisseye «iştirak halindeki mülkiyet ilişkisinin son bulması halinde düşecek olan pay»dır.(19) (20)

Bu madde gereğince, borçlunun iştirak halinde ortak olduğu bir taşınmaz maldaki hissesi haczedilince;

a) Önce, icra memuru, bu haciz durumunu adresleri bilinen diğer bütün hissedarlara -ilgili üçüncü kişi sıfatiyle- bildirir. Bu tebliğ ile, hissedarlara «bundan böyle doğacak olan semerelerden borçlunun hissesine düşecek kısmın icra dairesine verilmesi, borçluya hissesi ile ilgili olarak yapılacak her türlü tebligatın, bundan sonra icra dairesine yapılması ve borçlunun onayı yerine icra memurunun izninin alınması gerektiği» bildirilir ve böylece de, borçlunun hissesi üzerindeki tasarruf hakkı sınırlandırılmış (İİK. mad. 86) olur. Hissedarlar bu bildiriye rağmen, semereleri icra dairesine değil de borçluya verirlerse, semereleri icra dairesine tekrar ödemek zorunda kalırlar.(21)

Görüldüğü gibi, iştirak halinde tasarruf edilen mal hissesinin haczi için icra mahkemesinden izin (ya da yetki) alınmasına gerek yoktur.(22)

b) Sonra, icra memuru, tıpkı taşınmazlarda ve taşınmaz üzerindeki müşterek mülkiyet hisselerinde olduğu gibi, iştirak halinde tasarruf edilen taşınmazdaki borçlunun hissesine ilişkin haciz durumunu, tapu siciline işlenmek (şerh verilmek) üzere, Tapu Sicil Müdürlüğüne bildirir. Bu şekilde, iştirak halinde mülkiyet suretiyle tasarruf edilen münferit bir malın da haczine -538 sayılı yasa ile yapılan değişiklikle- imkân verilmekle, İsviçre Hukukunda ayrılınmıştır.(23) İsviçre’de iştirak halinde mülkiyet suretiyle tasarruf edilen bir malda, borçlu, bu maldaki hakkını -tapu siciline bu konuda şerh verilmesi esası kabul edilmediğinden- alacaklılardan kolaylıkla kaçırmak imkânını elinde bulundurduğundan İsviçre’deki bu sistemin sakıncaları gözönünde tutularak, bizde farklı bir sistem kabul edilmiştir. Ancak derhal belirtelim ki doktrinde(24) kabul edilen bu sistemin «Medeni Yasanın iştirak halindeki mülkiyet hakkındaki hükümlerine aykırı olduğu çünkü iştirak halinde mülkiyette, hisseler belli olmadığından, o taşınmazın tapu sicilindeki kaydına haciz şerhi vermekle borçlu dışındaki diğer hissedarların da temlik haklarının kısıtlanmış olacağı» belirtilerek bu konuda sadece, «hissesi haczedilen hissedarın bu hisse ile ilgili tasarruflarının sınırlandırılması için diğer hissedarlara tebligat yapmakla yetinilmesi» önerilmiştir.

c) Yukarıdaki işlemlerden dolayı alacaklının icra mahkemesine başvurup, haciz koyduğu borçlunun taşınmazdaki hissesinin satışı için «ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu)» davası açmak üzere, «yetki belgesi» alması gerekir.(25) Çünkü, iştirak halinde mülkiyet hissesinin de satışının, İİK. mad. 121’e göre yapılması gerekmektedir.

II- İştirak halinde tasarruf olunan taşınır mallardaki borçlu hissesinin haczi halinde, icra dairesi, o malın başkasına devrine engel olmak için gereken tedbirleri alır. Örneğin, icra dairesi malı doğrudan doğruya muhafaza edebilir ya da üçüncü bir kişiye yahut hissedarlardan birine yediemin olarak teslim edilebilir. Yahut da, alacaklının izni ile, hukuki sorumluluğunu anlatarak borçluda bırakabilir. Bu tedbirlerden birini alırken, icra dairesi özellikle diğer hissedarların da çıkarlarını gözetir.

III- İştirak halinde mülkiyet hissesinin haczi halinde, icra dairesi, ikametgâhı bilinen ilgili üçüncü kişilere haciz durumunu bildirir. İkametgâhı bilinmeyen ve tapu sicilinde de öğrenilmeyen ilgililere, haczin ilân ile bildirilmesi gerekmez.(26)

§d. PAYLI (MÜŞTEREK) MÜLKİYET HİSSESİNİN HACZİ

İİK. mad. 94’de, açıkça paylı (müşterek) mülkiyet hissesi’nden bahsedilmemişse de, bu durumu da bu madde çerçevesinde düşünmek uygun olur.

Paylı (müşterek) mülkiyet hissesi haczedilebilir (MK. mad. 688/III). Bu takdirde, icra dairesi haczi, hem diğer hissedarlara hem de -taşınmaz mallarda- tapu siciline işlenmek (şerh verilmek) üzere Tapu Sicil Müdürlüğüne bildirilir.

Bir taşınır maldaki müşterek mülkiyet hissesinin haczi halinde, icra dairesinin, diğer hissedarların haklarına zarar vermeyecek bir muhafaza tedbiri alması gerekir. Örneğin; borçluya ait hissesi haczedilen bir otomobilin, diğer hissedara yediemin olarak teslim edilmesi uygun olur.

İİK. mad. 94/I gereğince yukarıda belirtilen durumda, icra dairesince haciz durumunun ilgili üçüncü kişilere duyurulması, onların ikametgâhlarının bilinmesi koşuluna bağlıdır. İkametgâhları bilinmeyen ve tapu sicilinden de öğrenilmeyen ilgililere haczin ilân ile bildirilmesi gerekmez.(27)

§e. BORÇLUYA AİT AYNİ (NESNEL) HAKLARIN TESCİLİNİ İSTEME YETKİSİNİN ALACAKLIYA VERİLMESİ (mad. 94/II)

Borçlunun tapu kütüğü (sicil) dışında, MK. mad. 705 uyarınca -miras, cebri icra satışı veya mahkeme ilâmı gibi sebeplerle- kazanmış olup da henüz tapu (ve gemi) siciline tescil ettirmemiş olduğu mülkiyet ya da diğer bir aynî hakkı haczedilmişse, bu hakkın borçlu adına tescili için, alacaklıya istemi üzerine, icra dairesince yetki verilir. İcra dairesi eğer mahkemeye başvurulmadan tescil mümkün ise, alacaklının tescil için gerekli işlemleri takip edeceğini tapu (veya gemi) sicili dairesine bildirir. Eğer, tescilin yapılması için borçlu adına dava açılması gerekiyorsa, durumu mahkemeye bildirir. Örneğin, alacaklılar, borçlunun bir mahkeme ilâmı ile iktisap ettiği ve henüz adına tescil yaptırmadığı taşınmazın, borçlu adına tapu dairesinden tescilini isteyebilir, ya da borçlu ölmüşse, alacaklıları mahkemeden mirasçılar adına veraset ilâmı verilmesini, icra tetkik merciinden değil, icra dairesinden alacakları yetki belgesine dayanarak, talep edebilirler.

Alacaklının bu sebeple yapacağı giderler ayrıca takip ve hükme gerek kalmaksızın, icra dairesince borçludan alınır (mad. 94/son).

§f. BORÇLUNUN ZİLYEDİ OLDUĞU BİR TAŞINMAZIN, BORÇLU ADINA TESCİLİNİ İSTEME YETKİSİNİN ALACAKLIYAVERİLMESİ (mad. 94/III)

I- Tapusuz veya tapulu bir taşınmazın zilyedine, MK. mad. 713’e göre, o taşınmazın kendi adına tescilini talep etme yetkisi gelmiş olduğu halde, zilyet, taşınmazı alacaklılardan kaçırmak amacı ile, tescil davası açmamakta direnebilir. İşte bu gibi durumlarda, bu madde gereğince, borçlunun zilyet bulunduğu taşınmaz üzerindeki «fevkalâde zamanaşımı hükümlerine göre tescilini istemek hakkını haczedince, zilyetliğin borçlu tarafından başkasına devredilmesini önleyecek tedbirleri de alır (örneğin, taşınmazı bir yediemine teslim eder) ve bir ay içinde, taşınmazın borçlu adına tescili için dâva açmak hususunda alacaklıya yetki verir. Alacaklı icra dairesinden alacağı yetki ile, taşınmazın tescilini bir ay içinde dava ettiği ve mahkeme de tescil kararını verdiği takdirde, alacaklının -evvelce- «tescili istemek hakkı» üzerine koydurmuş olduğu haciz, kendiliğinden taşınmaz haczine dönüşür. Alacaklının bundan sonra, tapu sicil müdürlüğünden, «taşınmazın borçlu adına tescilini ve kendisi lehine hacizli olduğunun tapu siciline şerh verilmesini» istemesi gerekir.(28)

Bu şekilde, borçlunun zilyed bulunduğu hem tapusuz (MK. mad. 713/I) ve hem de tapulu (MK. mad. 713/II) taşınmazların borçlu adına tapuya tescili istenebilir.

Alacaklı, icra dairesinden yetki belgesi almadan «tescil davası» açarsa, mahkemenin davacıya «yetki belgesi alıp ibraz etmek üzere» süre vermesi gerekir.(29)

Tescil davası, borçlu adına açıldığından, borçlu «davalı» olarak gösterilemez.(30) (31)

II- Maddede öngörülen bir aylık süre, yetki verildiği tarihten başlar. Bu süre, hak düşürücü süredir. Bu süre içinde dava açılmazsa, haciz düşermi? Bir görüşe göre(32), bu durumda haciz düşer ve alınmış olan tedbirler kendiliğinden kalkar. Diğer bir görüşe göre(33) ise, bu durumda haciz kalkmaz, belki sadece zilyetliğin başkasına devrine engel olmak için konulmuş olan tedbirler kalkar...

III- Alacaklının bu sebeple yapacağı giderler, ayrıca takip ve hükme gerek kalmaksızın, icra dairesince borçludan alınır.(34)

IV- Lehine gayrimenkul satış vaadinde bulunulan borçlu, gayrimenkul malikine karşı tescil davası açmazsa, alacaklı İİK. mad. 94’e göre, icra dairesinden «yetki belgesi» alarak, borçlu adına, gayrimenkul malikine karşı «tescil davası» açabilir.(35)

§g. BORÇLUYA EMEKLİ MAAŞI BAĞLANMASI İÇİN GEREKLİ İŞLEMLERİ YAPTIRMA YETKİSİNİN, ALACAKLIYA VERİLMESİ (mad. 94/IV-V)

I- Borçlu, emekliye ayrıldığı halde, alacaklısına zarar vermek için, kendisine emekli maaşı verilmesi için gereken işlemleri yaptırmazsa, alacaklının başvurusu üzerine, icra dairesi, yetkili merciden «emekli maaşının borca ayrılacak kısmının» (İİK. mad. 83) tahakkukunun yapılarak, bunun icra dairesine ödenmesini isteyebilir.(36) Bu bildiride, alacaklının borçlu tarafından yapılması gereken işlemleri takip yetkisinin bulunduğu da açıklanır.(37)

Alacaklının bu sebeple yapacağı giderler, ayrıca takip ve hükme gerek kalmaksızın, borçludan alınır.(38)

II- İİK. mad. 94/son gereğince; alacaklının kendisine, borçlu adına hareket ederek gerekli işlemleri yaptırma yetkisinin verildiği hallerde, alacaklının yapacağı masraflar, borçludan ayrıca hükme gerek kalmaksızın ve ayrıca takip yapılmaksızın tahsil olunursa da, alacaklı, gerekli muameleleri yaptırmak üzere takipte bulunduğu günler için, borçludan ayrıca bir tazminat isteyemez.(39)
Cevapla
  • Benzer Konular
    Cevaplar
    Görüntüleme
    Son mesaj

“Makale Kütüphanesi” sayfasına dön